VM Medical Park Bursa Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Ertuğrul Uzar ve Psikiyatri Uzmanı Uz. Psk. Ebru Öztepe Yavaşçı, ‘uykusuzluk’ hakkında nörolojik ve psikolojik değerlendirmelerde bulundu. Uykusuzluğun (insomnia) çok sık görülen ve çok ciddi ekonomik kayıplara sebebiyet veren bir rahatsızlık olduğunu ifade eden Uzar, “Uykusuzluk, uykuya dalmada zorluk, uykunun bölünmesi ve tekrar uyuyamama veya istenilenden önce uyanma durumudur. Toplumda hastaların çok büyük bir kısmı teşhis konmaksızın çaresiz halde kalmaktadırlar. Uyku, aşırı endişe ve çökkün duygu durumu gibi birçok iç faktörlere hassastır. Dış faktörler olarak geçici stresler, hastalık, kaza, evlenme, boşanma, eğitim, meslek edinme, gelir seviyesinde azalma, işsiz kalma, aşırı gürültü, yüksek veya düşük ısılar, rahatsız yatak, yüksek rakım, ‘jet lag’, ilaç bırakma, alışık olunmayan şartlarda uyuma en sık görülen sebeplerdir” dedi.
Bazı uykusuzluk problemlerinin psikiyatrik bozukluklar olmaksızın ortaya çıktığını ifade eden Uzar, “Ayrıca, bazı ilaçlar, madde kullanımı, huzursuz bacak sendromu, vücudun herhangi bir yerinde ağrı, bilekte sinir sıkışması, sinir damarlarında etkilenme (polinöropati), vardiyalı iş uyku bozukluğu, ‘jetlag’ uykusuzluğun sebepleri arasındadır. Keyif amacıyla alınan ilaç veya madde kullanımı, alkol ve kafein de uykusuzlukta rol oynayabilir. Huzursuz bacak hastalığı, kişinin uykuya dalma sırasında ayaklarda huzursuzluk, ağrı, yanma veya anormal hisler sonucu ayaklarını hareket ettirmek ve dolaşmak ister ve bu yüzden uykuya dalamaz. Yetişkinlerin yaklaşık üçte birinde yıl içinde bir veya daha fazla dönem uykusuzluk problemi belirlenmiştir. Toplumda yüzde 10-15 kişide uykusuzluk mevcuttur. Yaşla birlikte uykusuzlukta artış gösterir. Ayrıca özellikle ileri yaşta görülen Alzheimer hastalığı ve Parkinson hastalığı gibi hastalıklarda uykusuzluk sık görülür. Tedavi edilmeyen uykusuzluk ciddi olarak sosyal ve mesleki problemlere, dikkat dağınıklığı ve hafızada bozulmaya sebep olur. Bazı depresyon ilaçları uykusuzluğun yanı sıra uykuda bacakları hareket ettirme isteği ayaklarda huzursuzluk ve uykuya dalmada güçlük yapabilir. Uykusuzluğu olan kişinin tam bir nörolojik muayene ve psikiyatri konsültasyonu yapılmalıdır. Hastalardan uyku günlüğünü doldurması istenir. Gün içi kısa gündüz uykuları veya değişken yatma/uyanma saatlerinin tespiti için önemlidir. Tanı konduktan sonra hastaya davranışlarını düzeltme, altta yatan nedeni ortadan kaldırma ve uygun ilaç tedavisi verilir. Hastanın uykuda ayakları hareket ettirme huzursuzluk ayaklarda ağrı varsa uyku testi yapılması gerekir” şeklinde konuştu.
Psikiyatri Uzmanı Uzm Psk. Ebru Öztepe Yavaşça ise, “Uyku ölümün kardeşi olarak biliniyor. Uyku ile yapılan uzun çalışmalar sonucunda ilk kez 1978 yılında “Sleep” adıyla dergi çıkarılmış ve 1979 yılında da American Sleep Disorders Association (ASDA) uyku ve uyanıklık bozukluklarının tanı sınıflamasını yayınlamıştır. Uyku bozukluklarının oldukça geniş bir yelpazesi vardır. Bu yelpazenin bir parçası olan insomnia ve psikiyatrik bozukluklardaki uyku değişiklikleri ruh sağlığında en önem arz eden durumlardır. İnsomnia, uykuya dalma, uykuyu sürdürme ve sonlandırmaya ilişkin, dinlendirici olmayan uyku olarak kabul edilmektedir. Bu özelliklerin her biri insomnia tanımı için yeterli olmakla birlikte, bunların hepsi bir arada da olabilmektedir. Aslında insomnia ile kastedilen şey, kişilerin yeteri süre ve zaman diliminde uyuyamadığı için dinlenemediği ve yeni bir güne hazır olamadığı durumlar olarak tanımlanabilir. Burada vurgulanması gereken diğer bir nokta da uyku sorununun işlevselliği bozması ve başka bir nedene bağlı olarak oluşmamasıdır. İnsomnia tanısı koyarken uyku sorununun bir aydır devam etmesi de önemlidir. İnsanların yüzde 50'si yaşamlarının bir döneminde insomnia sorunu yaşamaktadır. Bunların yarısı uyku sorunlarının ciddi boyutta olduğunu ifade eder. İnsomnia yüzde 10-20 oranda ağır ve kalıcı olur. Türkiye'de ortalama yüzde 22 oranında insomnia varlığı tespit edilmiştir” dedi.
Kaliteli bir uyku için alınan tedbirlere uyku hijyeni dendiğini ifade eden Yavaşçı, “Uyku hijyeni için uyku öncesi mutat alışkanlıklar belirlenmeli. Mesela yatmadan 1 saat önce duş almak ya da kitap okumak gibi. Yatak, televizyon seyretmek, yemek yeme gibi işler için kullanılmamalı. Yatak odası rahat olmalı; oda ısısının azlığı çokluğu, gürültü, ışık gibi. Farklı yerlerde yatmamaya özen gösterilmeli. Eğer gündüz uyunursa 15-20 dakikadan daha uzun olmamalı. Uyanınca yatakta uzun süre kalınmamalı” diye konuştu.
Abdullah Çibir
dikGAZETE.com