ANKARA
Kamuoyunda "Böcek" davası olarak bilinen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı sırasında çalışma ofisine dinleme cihazı konulmasına ilişkin 12 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar Hasan Akın ve Mehmet Yüksel ile avukatları, müdahil Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatları Hüseyin Aydın, Muammer Cemaloğlu ve Burhanettin Sevencan ile müdahil Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı avukatı İsmail Uluyol katıldı.
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski Başbakanlık Koruma Dairesi Başkan Yardımcısı Zeki Bulut ile telekonferans sistemiyle bağlantı kurulan duruşmada, Sincan Cezaevi'ndeki sanıklar Sedat Zavar ve İlker Usta'nın hava muhalefeti nedeniyle hazır edilemedikleri tutanağa geçirildi.
Mahkeme Başkanı Hüsamettin Otçu, hakkında yakalama kararı bulunan sanıkların yakalanamadıklarını, suçlamaya konu tarihlerde, dinleme cihazlarının bulunduğu ofislerdeki telefonlarla yapılan görüşmelerin devlet sırrı niteliğinde olup olmadığı, şahsi görüşmeler yapılıp yapılmadığı ve birden fazla görüşme gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin sorulduğu Başbakanlıktan gelen cevapta "görüşmelerin devlet sırrı niteliğinde" olduğunun belirtildiğini, diğer hususların yanıtlanmadığını kaydetti.
Beyanları sorulan bazı sanık avukatları şu aşamada diyeceklerinin olmadığını ifade ederken, sanıklardan Bulut'un avukatı Pınar Toğaç Bulut, Yargıtay kararının 28 Haziran 2016'da çıkmasına karşın henüz buna uyulup uyulmayacağına karar verilmemesinin eksiklik olduğunu ifade etti. Müvekkilinin 6 aydır tutuklu olduğunu belirten Bulut, tahliye talebinde bulundu.
Bulut'un avukatlarından Kazım Bilir de müvekkilinin, o sırada Başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında görev yaptığı bin 500 günlük sürede hiç izin kullanmadığını ve bunun yaklaşık bin gününü Ankara dışında geçirdiğini kaydetti. Bilir, "Fiilen atılı suçu işlemesi mümkün bulunmayan müvekkilimin tahliyesini istiyorum." dedi.
"Müşteki" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın da herkesin davanın bir an önce bitmesini arzuladığını vurguladı. Aydın, "Ancak sanıklardan Serhat Demir, Enes Çiğci, Ali Özdoğan, Hasan Palaz ve Ahmet Türer kaçak. Kaçak sanıklar hakkındaki dosyanın ayrılmasını istiyoruz. Gelmeye zorlamak için de Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca mallarına, hak ve alacaklarına tedbir konulmasını talep ediyoruz." diye konuştu.
Suç tarihindeki görüşmelere ilişkin Başbakanlığın cevabının yeterli olduğunu, görüşmelerin devlet sırrı niteliğinde bulunduğunu ve cevapta "görüşmeler" denildiği için de birden fazla anlamı çıktığını anlatan Aydın, sanıkların tutukluluklarının devamını istedi.
Başbakanlığın avukatı İsmail Uluyol ise Başbakanlıktan gelen müzekkere cevabının yeterli olduğunu dile getirdi.
Tutuklu sanık Zeki Bulut, "işlemediği bir suçun içine dahil edilmenin kendisine ağır geldiğini" söyledi. "Niçin buradayım, anlamış değilim." diyen Bulut, tahliyesini talep etti.
Cumhuriyet Savcısı Abdurrahman Yalçın, hakkında yakalama kararı bulunan sanıkların yakalanmalarının beklenmesini, tutuklu sanıklar Usta, Bulut ve Zavar'ın tutukluluğunun devamını ve eksiklerin giderilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, haklarında karar bulunan sanıklar için yakalama emirlerinin infazının beklenmesini kararlaştırdı. Heyet, bu dava kapsamında hakkında yakalama kararı bulunmayan Palaz için de yakalama kararı çıkarılmasına karar verdi.
Hasan Palaz ve Ahmet Türer yönünden Yargıtay 16. Ceza Dairesinin bozma ilamına uyulup uyulmamasının, bu sanıkların beyanlarının alınmasının ardından değerlendirilmesine, diğer sanıklar yönünden ise bozma ilamına uyulmasına hükmeden heyet, Başbakanlığa müzekkere yazılarak, suç tarihindeki görüşmelere ilişkin bazı hususların yeniden sorulmasını kararlaştırdı.
Tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar veren heyet, duruşmayı erteledi.
Davanın geçmişi
Başbakanlığı sırasında, Erdoğan'ın Keçiören'deki ikametgahı ile Başbakanlık Resmi Konutu'ndaki çalışma ofislerinde iki dinleme cihazı bulunmuştu.
Buna ilişkin, 13 kişi hakkında Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açan savcılık, "eylemin hangi örgüt adına yapıldığının" tespit edilemediğini belirterek, "örgüt" suçu yönünden soruşturmayı ayırmıştı.
Yargılama sonucunda sanıklardan Zavar ve Usta, "devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etmek" ve "haberleşmenin gizliliğini ihlal" suçlarından 7 yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptırılmış, 8 sanığın beraatine karar verilmiş, yakalanamayan 3 sanık hakkındaki dosya ayrılmıştı.
Ancak davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise bazı hükümleri onarken, bazılarını bozmuş, kararının ardından dosya tekrar mahkemeye gelmişti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da bu dava görülürken, dinleme cihazlarının Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından konulduğu gerekçesiyle 11 sanık hakkında Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açmıştı.
Yargıtayın bozma kararının ardından Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi, firari 3 sanık yönünden ayırdığı dosya ile Yargıtayın bozduğu dosyaları birleştirerek, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine göndermiş ve dosyalar "örgüt" suçundan burada açılan davayla birleştirilmişti.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, ayrıca dinleme cihazlarına ilişkin savcılığa sahte rapor vermekle suçlanan eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Palaz ile Gökhan Vıcıl ve Hamza Turhan hakkında gördüğü davanın da "örgüt" davasıyla birleştirilmesine karar vermişti.
Bazı isimlerin birden fazla davada sanık olmaları nedeniyle birleşen davalar sonucunda sanık sayısı 12 olmuştu.
Muhabir: Barış Kılıç
dikGAZETE.com