ANKARA
Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Uslan da bir toplumu millet yapan en önemli özelliklerden birisinin tarih bilinci olduğunu vurgulayarak, "Tarihi olmayan milletlerin geçmişi olamayacağı gibi geleceği de olamaz." değerlendirmesinde bulundu.Uslan, Gazi Üniversitesi Rektörlük Mimar Kemaleddin Salonu'nda yapılan "Uluslararası Prof. Dr. Halil İnalcık Tarih ve Tarihçilik Sempozyumu"ndaki konuşmasında, bir tarihçinin arşivde karşılaştığı bir belgeyi tüm gerçekliğiyle ve büyük bir cesaretle ortaya koymasının kişiler, toplumlar ve siyaset açısından bambaşka sonuçlar doğurabileceğine dikkati çekti. Uslan, şunları kaydetti:"Bugün bu coğrafyada yüzyıl önce yaşanmış olayları, tamamen etik olmayan bir şekilde, sayın Cumhurbaşkanı'mızın 'Belgeler ortada, kurun komisyonları, gelin arşivlerimiz açık, belgeler üzerinden konuşalım' davetine karşın kaçak güreşmeyi, yalanı ve asla akademiyle bağdaşmayan bir duruşu sergileyen Batı'nın ortaya koyduğu durum nasıl bir senaryoya dönüşmekte, tarihten uzaklaşıp siyasi bir biçim alabilmekte hep beraber görmekteyiz. Bu manada tarihçilerimize önemli görevler düşmektedir. Merhum Halil İnalcık hocamız, Osmanlı-Türk tarihine siyasi ve ekonomik ya da kültür ve medeniyet tarihi alanındaki özgün katkılarından dolayı değil, böylesi ilkeli bir akademik duruşun somutlaşmış bir örneği olduğu için kendi adına düzenlenmesini ziyadesiyle hak etmiş büyük bir bilim insanıdır.""Osmanlı Türkçesiyle irtibatı olmayanların aydın olmaları düşünülemez"
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, "Osmanlı Türkçesiyle irtibatı olmayan insanların Türk aydını olmaları da düşünülemez. Yabancı dil bilmeyi önemseyen bir toplumun kendi atasından yadigar kalmış eserleri, kitabeleri, mezar taşlarını, edebi eserleri anlayamıyor olması kabul edilemez." değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Örs, tarihin, sosyal bilimlerin çok önemli bir dalı olduğunu kaydederek, bilgi ve belgeye dayalı tarihçiliğin geliştirilmesinin önemini vurguladı.
Türkiye'de arşive dayalı araştırmaların sayısının her geçen gün arttığını ifade eden Örs, bu hususta Halil İnalcık'ın öncülük yaptığını, yazdığı eserlerde ciddi anlamda arşiv malzemesine yer verdiğini hatırlattı. Bu anlamda üniversitelere bu belgelerin dillerini anlayabilecek tarihçiler yetiştirme görevi düştüğünü belirten Örs, bu alandaki eksikliğe dikkati çekti.
Son dönemde Osmanlı Türkçesinin önemi alanında değerli çabalar olduğunu dile getiren Örs, buna sadece tarih yazımında değil, kültür ve medeniyetin her sahasında ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
"Referandum, plebisit bunlar bizim kavramlarımız değil"
Bu yılı "Türk Dili Yılı" ilan ettiklerini hatırlatan Örs, bu kararı, Türkçe'de son yıllarda Batı dilleri nedeniyle yaşanan kirliliğe dikkat çekmek amacıyla aldıklarını bildirdi. Bu alandaki ilgisizliğe işaret eden Örs, "Bir toplantıyı yöneten insanın 'moderatör' kelimesiyle ifade ediliyor olmasını duymaktan yüreğimize sancılar çökmektedir." diye konuştu.
Örs, 15-20 yıl daha böyle giderse sokaklarda, çarşılarda, binalarda Türkçe'ye dair pek az şey görüleceğinin altını çizerek, "Bu kirliliğe dur demek adına siz kıymetli tarihçilerimizden destek bekliyoruz. Bulunduğunuz her zeminde, her kürsüde bu hususa işaret etmenizi sizlerden rica ediyoruz. Türkçesi varken, ilk önce yabancısının zihnimize geldiği bu bilinçaltı algı operasyonlarına artık dur demek istiyoruz." dedi.
"Referandum, plebisit bunlar bizim kavramlarımız değil" diyen Örs, bir kelimden ne olur demeden Türkçesini tercih ederek, tarihi metinlerin bu gözle değerlendirilmesini istedi.
"Tarih bilimi propogandaya kurban gidiyor"
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan da İnalcık'ın çok değerli bir bilim adamı olduğunu belirterek, Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın "Türk Tarih araştırmacıları eğer kendilerine bir örnek arıyorlarsa, model istiyorlarsa Halil İnalcık'ın hayatını incelesinler." sözüne atıfta bulundu.
"Mücadele" denince askeri harbin anlaşıldığına dikkati çeken Turan, ekonomi, kültür ve bilim alanında da mücadele yürütüldüğünü dile getirdi.
Tarih biliminin milletlerin inşasındaki önemine değinen Turan, ancak bu bilim dalının bazen propagandaya, bazen de ideolojiye kurban gittiğini söyledi.
Turan, bu kapsamda 1915 Olayları'nın tarihteki anlatımını, "birtakım propagandalar ve uydurma hikayelerle tarihi saptırarak Türkiye'nin üzerine gelen bir hücum" olarak yorumladı.
"Osmanlı Devletinin bir Bizans Medeniyeti olduğu"na dair iddiaları anımsatan Turan, "Buna karşı başta Fuad Köprülü olmak üzere Türk tarihçileri savunma yaptılar. Onlardan birisi de Halil İnalcık'tı." dedi.
Turan, sempozyuma İnalcık'ın isminin verilmesinin bu anlamda da çok isabetli olduğunu vurgulayarak, yurt içinden ve yurt dışından sempozyuma katılan akademisyenlere başarı diledi.
Muhabir: Aynur Ekiz
dikGAZETE.com