26 Ağustos’ta açılacak olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde incelemelerde bulunan Başbakan Binali Yıldırım, gazetecilere açıklamalarda bulundu. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün 26 Ağustos’ta açılacağını hatırlatan Yıldırım, “Birçok ülkeden devlet başkanları, hükümet başkanları da bu açılışa davetli. Muazzam bir eser. Bu sadece bir köprü değil, 4 şerit gidiş, 4 şerit geliş olmak üzere toplam 8 şerit. Ortasında bir de tren yolu var. Dolayısıyla 10 şeridi bulan dünyanın en geniş açıklığına sahip köprüsü. Bir başka özelliği de kule yüksekliği de 322 metre ile dünyadaki en yüksek köprü. Köprünün birçok ilkleri var. Sadece bir ulaşım aracı değil aynı zamanda kimliği olan bir mühendislik değeri olan proje. Köprünün devamında ana yollarda ve katılım yolları ile birlikte toplam 217 kilometre otoyol var” diye konuştu.
Projenin Kuzey Marmara Otoyolu olarak adlandırılması gerektiğini söyleyen Başbakan Yıldırım, “İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet Köprüsü TEM otoyoluna bağlanıyor, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü E-5’e bağlanıyor, Yavuz Sultan Selim Köprüsü de boğazın en Kuzeyinden giderek İstanbul’un en dış çevre yolunu oluşturuyor. Bu ne demek Avrupa yakasından Kınalı’dan giren bir araç, Anadolu yakasından Sultanbeyli, Kurtköy’ü geçtikten sonra doğru Osmangazi Köprüsü’nden Bursa ve İzmir’e devam edebilecek. Buna ilaveten yine 3. Havalimanı’ndan itibaren Mahmutbey’e bağlantı olacak. Yakında inşaatına başlanacak 180 kilometrelik devamı var Kınalı’ya. Burada da Anadolu yakasında Kurtköy’den Akyazı’ya bağlanacak. Önümüzdeki yıllarda bunlar da tamamlandığında doğu batı istikametinde 3 ayrı otoyol olacak” şeklinde konuştu.
“FETÖ/PDY terör örgütü ülkemize zarar vermeye gayret etse de milletimizin sağlam iradesi ile bunların üstesinden geldik” diyen Yıldırım, köprünün yapımında emeği geçen Ulaştırma Bakanlığı çalışanlarına, Karayolları Genel Müdürlüğü çalışanlarına ve yüklenici firma çalışanlarına teşekkür etti.
“Ekonomi Rusya krizinden ne kadar etkilendiyse, darbe girişiminden de o kadar etkilendi” Gazetecilerin soruları üzerine Türk ekonomisinin dimdik ayakta olduğunu söyleyen Yıldırım, “Ekonomimiz dimdik ayakta. Rusya ile uçak krizi olduğu zaman ekonomik göstergelerde ne kadar değişim olduysa, bu hain darbe teşebbüsten sonra da o kadar oldu. Dolayısıyla Türk ekonomisi, bankacılık sistemi, bu çok büyük olayda hiç tınmadı bile. Tıkır tıkır sistem çalıştı. Borsa’yı bombaladılar, tahrip ettiler ama Pazartesi günü hiçbir şey olmamış gibi borsa faaliyete başladı. Hatta merkez bankası piyasaya nakit verme ihtiyacı bile duymadı. Vatandaşlar ilk gün 2.5 milyarlık dolar bozdurdu, bankalara yatırdı. Bugüne kadar ise 11 milyar dolar bozduruldu. Vatandaşa sadece bu hain darbe girişimini bastırmakta kalmadı, Türk ekonomisinin de darbeden etkilenmemesi için gereken her türlü katkıyı sağladı. Böyle bir millet dünyada yok. Aziz Türk milletinin ferdi olmaktan bir kez daha gurur duydum” ifadelerini kullandı.
"Biz sürek avına çıkmadık" Başbakan Yıldırım bir gazetecinin “FETÖ operasyonlarının iş dünyasına tedirgin ettiği yönünde haberler var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusu üzerine şunları söyledi: “Terör örgütleri ile alışveriş, bunlarla destek olan, bunlarla iç içe girip suçlarına ortak olan kim varsa biz bunları biliyoruz. Tek tek biliyoruz. Bunların sayısı da çok değil. Dolayısıyla işini namusu ile yapan, karışık işlere bulaşmamış iş adamlarımız, tüccarımız endişe etmesine gerek yok. Biz bir sürek avına çıkmadık. Biz canımızı yakan 239 şehidimizi verdiğimiz, bu hain darbeyi bu ülkede yapmaya çalışan FETÖ terör örgütünün mensupları ile ilgileniyoruz. Bunun dışındaki vatandaşlarımızın endişe etmesine gerek yok. Burada kimler var. Asker içerisinde asker elbisesi giymiş rütbeli teröristler rütbesiz terörist haline geldiler. Polis içinde, bürokrasi içinde, yargı içinde bunlar tek tek belli. Hepsi tespit edilip gereği yapılıyor. İş aleminde de var. Onları da biliyoruz. Onların terör örgütüne finans sağlamak için ne kadar yanlış, ne kadar karışık işler içerisine girdiklerini biliyoruz. Düzgün çalışan, namusu ile işini gücünü yapan, terör örgütüne bulaşmamış ama hasbelkader onlara mal vermiş iş yapmış, bunların endişe etmesine gerek yok. Bunlarla ilgili bir takibatımız olmaz. Elimizde liste var, bunların iş alemindeki temsilcileri belli, bunlara yoğunlaşılacak. Türkiye’de 700 binin üzerinde firma var. Bunları sayısı çok az binler bile değil daha az sayıda. İş alemini tedirgin olacağı bir şey yok. Biz neyi nasıl yapacağımızı çok iyi biliyoruz, yaşın yanında kuru da yanmayacak.”
Mustafa Bakırhan
dikGAZETE.com