Istanbul
Malatya Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi ile Gaziantep İnayet Topçu Hastanesi'nin "asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremleri hasarsız atlatması akıllara diğer kamu hastanelerini getirdi.
AA muhabirine konuyla ilgili bilgi veren Yiyit, yeni inşa edilen hastanelerin sismik izolatörlü mono bloktan oluştuğuna dikkati çekti.
Felaket anlarında sağlık sisteminin hiçbir zaman kesintiye uğramaması gerektiğini ifade eden Yiyit, bu nedenle yeni inşa edilen hastanelerde özellikle bu konuya dikkat edildiğini belirtti.
Hastanelerinde 2 bin 68 sismik izolatörü bulunduğunu aktaran Yiğit, şöyle devam etti:
"Bu sistem, depremin şokunu hem binanın hem de içerde çalışanların hissetmesini engelliyor. Ayrıca artçı depremler devam ederken, binanın içindeki insanların kendini güvende hissetmesini ve bütün sistemin aksamadan sürmesini sağlıyor. Her sarsıntıda, binanın boşaltılması ya da insanların işini bırakması stresinin önüne geçiyor. Sismik izolatörler, binayı her iki yönde 50 ila 70 santimetre hareket ettirerek, depremin şoklarından koruyor. Bir de hastanelerde doğal gaz, su, elektrik enerji hatlarının da kesilmemesi gerekiyor. Bu binalar, kendi elektrik ve doğal gazını da üretebiliyor. Güneş panelleri ve yağmur suyu deposu da var. Bataryalarla belli bir süre hastane kendini idame ettirebiliyor. Bina, jeneratörlerle hiçbir müdahale olmadan tam kapasite en az 72 saat yakıt desteğiyle kendini döndürebiliyor."
"Bunların deprem anında herhangi bir zarara uğramalarını beklemiyoruz"
Prof. Dr. Yiyit, deprem kuşağında bir ülke olan Türkiye'de sağlık sisteminin kesintiye uğramaması adına bu tür yapıların büyük önem taşıdığını kaydetti.
Yeni hastanelerin birçoğunun bu tedbirler alınarak yapılmasının çok kıymetli olduğunun altını çizen Yiyit, "En son yaşadığımız depremde hastalar, Adana ve Mersin gibi yakın illerin şehir hastanelerine sevk edildi. Bu hastaneler hem afet için korunaklı hem de çalışanların da kendini güvende hissetmesini sağlayan merkezler. Bu hastaneler yapılırken afet durumunda kapasitesi birkaç kat artacak şekilde yapılıyor. Bütün odaları da gerektiğinde yoğun bakıma dönebiliyor. Bu hastaneler, pandemide olduğu gibi depremde de ne kadar kıymetli olduğunu yine göstermiş oldu. İstanbul gibi kalabalık bir nüfusun barındığı şehirde her iki yakada yeni yapılan birçok hastanemizin sismik izolatörleri var. Bunların deprem anında herhangi bir zarara uğramalarını beklemiyoruz. Gelecekte yaşayacağımız depremlerde bu hastaneler merkez olacaklar." diye konuştu.
İzolatörler depremde can ve mal kaybını önlüyor
Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ni yapan Rönesans Holding'de mühendis olarak çalışan Mehmet Buğra Öztürk ise hastanenin yapımının 2020'de tamamlandığını anlattı.
Hastanede toplam 2 bin 68 izolatör bulunduğunu dile getiren Öztürk, "Bu izolatörler, deprem anında yerden yayılan enerjiyi absorbe ederek, kullanım alanlardaki can ve mal kaybını önlemektedir. İzolatörler, temele bağlı olan kolonlarla bina arasında yer almaktadır. Deprem anında yayılan enerjinin, kolonların üzerindeki izolatörlerden emilerek, yükün alınması amaçlanmıştır. Temele bağlı kolonlar sallanırken üst katlarda herhangi bir sarsıntı hissedilmemektedir ya da minimum seviyeye inmektedir." şeklinde konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com