Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Çavuşoğlu, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
“Bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütü tercih edilmez” Amerika Birleşik Devletleri’nden net bir şekilde YPG ile olan bağlantısını koparmalarını istediklerini söyleyen Çavuşoğlu, “Amerika’dan da her şeyden önce YPG’ye destek vermemesi, PKK’yla ilgili de sadece istihbarat yardımı değil somut destek görmek istiyoruz. Yeni yönetimden de bu desteği göreceğimize inanıyoruz. Bunun da sinyallerini alıyoruz. Sadece ben Kerry’e söylemiyorum, istihbaratımız onların istihbaratı ile paylaşıyor, askerlerimiz keza onlara örnekleriyle söylüyor ve Sayın Cumhurbaşkanımız defalarca Obama’ya PYD’ye, YPG’ye silah vermeyin onlara verdiğiniz her silah Türkiye’nin içinde PKK’nın elinde bize yöneltiliyor diye en üst düzeyde de söyledik. Amerikalı müttefikimiz öncelikle gerçek müttefikse bizim gibi bir müttefikin güvenliği konusunda daha hassas davranmak zorundadır. Anık istihbarat paylaşımı dahil, gerek Kuzey Irak’ta, gerek diğer alanlarda yakın işbirliğimiz oldu. Bizim sıkıntımız ABD’nin DEAŞ’a karşı mücadelede güvenilir bir ortak olarak YPG’yi tercih etmesi… Bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütü tercih edilmez. Bu Suriye’yi de tehdide sokar. Irak’tan ayrılırken gerekli adımlar atılmadı bakın Irak ne hale geldi. Hala toparlanamıyor. Irak’ta bir yönetim değişti, sonra kendisini toparlayamadığı için DAEŞ geldi ülkenin topraklarının yüzde 50’sine yakınını işgal etti gitti” şeklinde konuştu.
Çavuşoğlu Fırat Kalkanı Harekatı hakkında bilgi verdiği konuşmasını, “Menbiç bölgesinde Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında giden askerlerimize yönelik saldırı olmaması için uyarılarımızı herkese yaptık. Rusya’ya, ABD’yle konuştuk. Çünkü onlarla havadan işbirliğimiz var. İran’la net bir şekilde konuştuk. İran’a gerekli mesajları verdik. Operasyon devam ediyor. El-Bab’dan sonra Menbiç’e doğru hareket edilecek. Oraya ortak bir heyet gönderdik. Burada özellikle şuna da dikkat ediyoruz ki sözde Suriye Demokratik Güçlerin içine de yani Arapların içine PYD’liler sızmasın. Burada yakın takibimizi sürdürüyoruz. Eğer ırmağın öbür tarafına geçmezlerse biz buradaki kuvvetlerimizi kullanarak buradaki YPG’lere yönelik gerekli adımlarımızı atacağız. Bu konudaki kararlılığımızı müttefikimiz ABD de çok iyi biliyor” diye sürdürdü.
“Biz siviller konusunda çok hassasız” Çavuşoğlu, Fırat Kalkanı Harekatı’nda yavaş hareket edilmesinin gerekçelerini ise “El-Bab etrafında kuşatma çalışması yapıldı ilk önce, dışarıdan destek gelmesin diye. İçeriye yönelik de adımlar atılıyor fakat burada siviller olduğu için biz siviller konusunda çok hassasız. Biz terör örgütü değiliz. PKK sivilleri hedef alıyor, acımadan. Siviller operasyondan etkilenmesin diye hassas ve titiz davranıyoruz” şeklinde sıraladı.
“Telafer’e oluşacak tehditler bizim önceliğimiz” Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Telafer bölgesinde PKK’nın bir tehdit unsuru olması halinde tereddütsüz vurulacağı mesajını veren Çavuşoğlu, "Bu bölgede PKK unsurlarının olduğu gerçektir ve yakından takip ediyoruz. Özellikle Türkmenlerin yaşadığı Telafer’e yönelik bir tehdit oluşturmaması için çok dikkat ediyoruz. Hazırlığımız da var, her an burayı vururuz. Hiç tereddüt etmeden nasıl Kandil’i vuruyorsak, oradaki PKK’lılar da bizim için her şeyden önce tehdittir. Operasyon devam ederken özellikle Telafer’e oluşacak tehditler bizim önceliğimiz. Buradaki Türkmenlere de ayrıca ilgi gösteriyoruz. PKK herhangi bir hareketlilik yaparsa, tehdit oluşturursa hiç düşünmeden PKK’yı orada vururuz. Haşdi Şabi’nin de Telafer’e gelmemesi için bir taraftan diplomatik çalışmaları sürdürüyoruz. Musul Operasyonu’nda ise bir yavaşlama var. İçeride direnç var. Bunu kırmanın en önemli nedeni orada yaşayan sivillerin desteğini alabilmek. Arazideki gerçekleri biliyoruz ama maalesef bu konuda gerekli duyarlılığı göremiyoruz. Başika Kampı dahil birçok konuda da Irak’ta bir yumuşama var. Sayın Başbakanımız Yıldırım da Ebadi’yle bir telefon görüşmesi yaptı. Son derece pozitif bir görüşmeydi. Bizim Irak’la ne problemimiz olabilir ki bu problemlerin çoğu Irak içindeki iç siyasetten kaynaklanıyor. Irak’da desteğe ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.
“Irak bizim için kardeş bir ülke” Türkiye ve Irak arasındaki gerilimlerin Irak’ın iç siyasetinden kaynaklandığını söyleyen Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başika Kampı konusunda da niye Irak’la işbirliği yapmayalım biz? Onların daveti üzerine gittik. O dönemdeki Savunma Bakanı gitti ama birden bir retorik, bir iç siyasetten dolayı bir gerginlik oldu. Irak bizim için kardeş bir ülke, Irak halkı bizim kardeşimiz. Hiç ayrım yapmadan Kürdü de, Türkmen’i de, Arap’ı da, Sünni’si de, Şii’i de hepsi bizim kardeşimiz. Yeni demokrasiye geçerken orada partiler kuruldu. Biz AK Parti olarak ben de Genel Merkez’deyim ayrım yapmadan tüm bu söylediğim grupları, partileri hepsini birden getiriyorduk. Onlara eğitim verdik. Seçim kampanyası nasıl yapılır, gençlik kolları nasıl kurulur, kadın kolları, ekonomi, sosyal politiklar… Mesela Kürtlerin 3 partisini birden çağırıyorduk. Yine Türkmen, Arap, Sünni, Şii hepsini birden çağırıyorduk. Çünkü biz ayrım yapamayız. Suriye’de de Suriye halkı hepsi bizim kardeşimiz. Biz orada farklı etnik ve dini gruplara da sahip çıkıyoruz. Başika Kampı’nda eğittiğimiz Yezidiler de var mesela. Süryaniler var, diğerleri var. Bizde de Süryaniler var. Onların akrabaları kardeşleri eskiden bizim sınırımızdaki bayramlaşmaları hatırlamıyor musunuz? Bu hasreti biz giderdik, sınırları açtık.”
“PKK’yla içeride ve dışarıda mücadelede daha etkili olmaya başladık” 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından PKK ile gerçekleştirilen mücadelede daha etkili sonuçlar alındığını söyleyen Çavuşoğlu, “PKK’yla içeride ve dışarıda mücadelede daha etkili olmaya başladık. Bir sadece bu darbe girişiminden sonra değil, ondan önce de polisin içinde bunları bir temizledik. Şimdi askerin içindeki hainleri de temizledik. Şimdi askerimizle polisimiz daha dinamik oldu. Ayrıca polisimi ve askerimiz şehirlerdeki operasyonlarda omuz omuza işbirliği içinde mücadele ediyor. Eskiden ayrıydı. Allah’a şükür mühimmat konusunda da hiçbir sıkıntımız yok ve ciddi bir dayanışma, kararlılık var. Onun için de sınırın öbür tarafında ordumuz rahatlıkla hareket edebiliyor. Tehdit nereden gelirse gelsin etkisiz hale getirmek güvenlik güçlerimizin en önemli vazifesidir. Talimatta böyledir ama onlar da bu vazifeyi kendilerinde görüyorlar” açıklamalarında bulundu.
Terör ve göç sorunlarının yerinde çözüme kavuşturulması gereken hadiseler olduğunu belirten Çavuşoğlu, “Göç sorunu keşke Halep’te ateşkes olsaydı da orada çözülseydi. Orada çözülemiyorsa o insanları mutlaka almak zorundasınız ya da gelirler. Avrupa’da da bunu anlatmaya çalışıyoruz” dedi.
“Bundan sonra her konuda Avusturya’nın karşısındayım” İlerleyen süreçte her gelişmede Avusturya’nın karşısında yer alacağını söyleyen Çavuşoğlu, “NATO üyesi değil Avusturya, Meclisi’nden böyle kararlar alıyor, şöyle kararlar alıyor. Dünkü açıklamasının bir önemi yok. Dünkü karar değil, Başkanlık açıklaması. Çünkü oradan bir karar çıkmadı. Ben her platformda, her konuda bundan sonra Avusturya’nın karşısındayım. Çünkü o meclisten benim aleyhime kararla aldırıyor, görüşmek istiyorlar, görüşmüyorum da önce tutumunuzu değiştirin. Türkiye’ye yönelik önce saygılı bir tutum içinde olun. Ondan sonra sizinle oturup konuşuruz. NATO’nun üyesi değil ama ortak şeyler var. Askeri ateşe atamamı istediler, hepsini engelliyorum. Engellemeye de devam edeceğim. Sözle olmaz biz uygulama yapıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“Brüksel’de bekleyen paranın buradaki mültecilere faydası yok ki” Suriyeli mülteciler konusunda Göç Anlaşması’ndaki 3 milyar Euro’nun yalnızca 667 milyonunun ulaştığını ifade eden Bakan Çavuşoğlu, “3 milyar Euro konusunda sadece 677 milyon geldi. Diğer rakam Brüksel’de bekliyor. Brüksel’de bekleyen paranın buradaki mültecilere faydası yok ki. Normal standartlarla proje hazırlamak 2 yıl sürer. Bu insanlara 2 yıl bekle mi diyeceğiz? 2018 yılı sonuna kadar da ikinci 3 milyar vardı. Ayrıca bu da Göç Anlaşması’nın bir parçası. Bu konuda da Avrupa Birliği yükümlülüğünü yerine getiremedi. Diğer taraftan gönüllü yerleşim olacaktı rakamlar düşünce o da yerine gelmedi. Fasıl açılma konusu da 18 Mart’ta yaptığımız anlaşmanın bir parçası. Dolayısıyla yeni fasıllar açılmak zorunda. Yeni fasıllar açmayacağız demesi anlaşmanın ihlali demektir. Sen anlaşmanı ihlal ediyorsan bende iptal ederim bu kadar basit. Sen uygulamıyorsan ben niye uygulayayım” ifadelerini kaydetti.
“Türkiye’yi sığınmacı bir ülke olarak görmeyi biz kabul edemeyiz” Çavuşoğlu, Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye’yi sığınmacı ülke olarak görmelerine tahammüllerinin olmadığını kaydettiği konuşmasını şöyle sürdürdü: “İster Avrupa Birliği olsun, ister uluslararası diğer örgütler olsun, ister ülkeler olsun, herkes Türkiye’yi eşit bir ortak olarak görmek durumundadır. Türkiye’yi sığınmacı bir ülke olarak görmeyi biz kabul edemeyiz. Eşit onurlu olmak isteriz biz her yerde. Onurlu bir şekilde olmadığımız yerde biz olmayız. Biz ilişkilerimizi herkesle iyi yürütme istiyoruz ve sadece Türkiye’nin çıkarı için değil herkesin çıkarı için böyle olsaydı bugün dünyada birinci ülke olmazdık. Geçen sene Küresel İnsani Yardım Formuna baktığınızda 3.2 milyar dolar. Kalkınma yardımlarımıza baktığınız zaman TİKA’nın 3.9 milyar dolar. 7.1 milar dolarlık insani yardımda bulunuyoruz bir yılda. Türkiye’ye bakış açılarını değiştirmeleri gerekiyor ve ilişkilerimizi de sağlıklı bir şekilde yürütmemiz için bu anlayışı değiştirmemiz lazım. Bizim Avrupa Birliği’nden vize kaybı gibi bir isteğimiz olmadı bugüne kadar. ‘Hak etmediğimiz bir şeyi verin’ dediğimiz de duyulmadı.”
“İkili ilişkileri güçlendirmek için engellerin ortadan kalkması lazım” Çavuşoğlu, 2017 yılında Türkiye ve Rusya arasında gerçekleşecek olan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konsey Zirvesi hakkında, “Antalya’daki toplantının amacı 2017’de iki cumhurbaşkanının başkanlığında geçekleştireceğimiz Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konsey Zirvesi’nin hazırlığını yapmak. Turizmde bir sorun yok ama bizim vatandaşlarımıza vize hala kalkmadı. İş adamlarımıza engeller kalktı dersek doğru olamaz. Tarım ürünlerinin ihracatına dair engeller kalktı dersek doğru olmaz. Yavaş yavaş ilişkiler ilerliyor. Rusya tedbirler aldı, biz hiçbir engel koymadık. Bunların bir kısmının kaldırılması lazım. Güvenlik, vize gibi diğer konularda biz adım atıyoruz zaten. Yani bu tür adımları başka bir şeyin pazarlığı gibi görmemek lazım. Madem ilişkileri düzeltiyoruz, uçak düşürme hadisesinin öncesi, sonrası gibi tartışmaları geride bırakalım. O sebepten ikili ilişkileri güçlendirmek için engellerin ortadan kalkması lazım. Adımları da hızlı bir şekilde atmamız lazım. Bu konular Putin ve Cumhurbaşkanımız arasında görüşülüyor. Bu akşam telefonda da ikili ilişkilerimiz konusunda da görüş alışverişinde bulundular. Biz Rusların da pasaportsuz bir şekilde Türkiye’ye gelmesini istiyoruz. Türk vatandaşlarına vizeyi uçak düşürme hadisesinden sonra koydular. Onun da kalkması lazım. Rusya vatandaşlarının da pasaportsuz bir şekilde biz bunu Gürcistan’la yapıyoruz. Bu tecrübemizi onarla paylaştık. Pasaportsuz bir şekilde Türkiye’ye gelip tatil yapmalarını istiyoruz. Çünkü içerideki pasaportla dışarıdaki pasaport farklı. Rusya’nın değişik bölgelerinden vatandaşlar bazen pasaportlarını almak için büyük şehirlere gitmek zorunda o da bir külfet. O nedenler kimlikle gelmeleri için biz Ruslara Lavrov’a da söyledik. Girişimde bulunduk Umarım onlar da olumlu karar verirler” değerlendirmelerini yaptı.
“Türkiye bir yerde istenmiyorsa işe dilenen bir ülke konumunda olmaz” Türkiye’nin hiçbir uluslararası işbirliği örgütünde alternatif olması için yer almadığına değine Çavuşoğlu, şu açıklamalarda bulundu: “Biz gerek farklı ülkelerle olan ilişkilerimiz, gerek uluslararası örgütlerle ilişkilerimiz diğer bir örgüte alternatif olarak görmüyoruz ama Türkiye bir yerde istenmiyorsa işe dilenen bir ülke konumunda olmaz. O zaman da başka alternatiflere bakar. Bu Şangay olur başkaları olur ama biz bugüne kadar Asya’daki ülkelerle de bir statümüz var. İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi, Körfez İşbirliği Teşkilatı, Afrika Birliği artı Türkiye, Latin Amerika ülkelerinde bölgesel örgütlerle işbirliği hepsinde statülerimiz var. Bunların hiçbirini Avrupa Birliği ile olan Gümrük Birliği Anlaşmasına bir alternatif görmedik. Gümrük Birliği’ni de güncelmek için çalışıyoruz. Ekonomi Bakanımız Nihat Bey’in ciddi gayretleri var. Bugün de söyledim Avrupa Birliği ülkelerine. Biz savunma sanayimizi güçlendirirken NATO üyesi ülkelerle işbirliği yapmak isteriz. Onlarla birlikte üretim yapmak isteriz ama onlar istemiyorsa illa bizden alacaksın gibi bir kısıtlama da olamaz. O zaman biz de pek ala başka güçlerle üçüncü bir ülkeden her türlü ihtiyacımızı da alırız, ortak üretime de teknoloji transferine de gireriz. Sen hazır değilsen beni suçlayamazsın. Ben de alternatif bakarım.”
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının 15 Temmuz’da başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişiminin ardından yurtdışına kaçmaları konunda değerlendirmelerde bulunan Çavuşoğlu, “Yurtdışına kaçanların bazılarını aldık Yunanistan’a kaçan 8 haini de istiyoruz. Hak hukuk ortada, ikili anlaşma da ortada bunun bahanesi olmaz. Diğer taraftan bu FETÖ’cüler bizim Bakanlık’ta da girdİkten sonra abileri sayesinde hep böyle yurtdışı eğitime göndermişler, kritik yerlere göndermişler. Onların için de bunların hepsini kaldırdık. Tüm sitemde böyle olmamız gerekiyor. Asker içinde de polis içinde de hep yurtdışı görevlendirmeler, eğitimlerde FETÖ’cüleri göndermişler. Abileri de bunarı kollamışlar, dolayısıyla en iyi yerlere bunları göndermişler, şimdi de ortaya çıktı. Bazıları dönmedi, sığınmak istiyorlar oralarda ama nereye giderlerse gitsinler içeride de dışarıda da bunların peşini bırakmayacağız” diye konuştu.
“Tüm kurumlarımızla birlikte terör örgütlerine yönelik mücadelemizi sürdürmemiz lazım” Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı bir konuşmada “Terör örgütlerine karşı milli seferberlik başlatıyorum” sözlerinin sorulması üzerine, “Sayın Cumhurbaşkanımız çok güzel bir çağrıda bulundu. Bu siyaset üstü bir şeydir. Terörle mücadele Türkiye’nin milli meselesidir. Milli meselede de herkesin birleşmesi lazım. Bugün Sayın Başbakanımızın da Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’yle görüşmesi de bununla alakalı. Tüm kurumlarımızla birlikte terör örgütlerine yönelik mücadelemizi sürdürmemiz lazım. Bunun içinde askerimizin ve polisimizin operasyonları da var. Devam etmesi gerekiyor içeride ve dışarıda. Diğer taraftan destek veren kişilerin yargıya verilmesi gerekiyor. Mali kaynaklarının kurutulması gerekiyor. Yurtdışı desteğinin kesilmesi gerekiyor. Tüm kurumlarımızla teröre karşı topyekun mücadele edeceğiz. Cumhurbaşkanımızın ‘milli seferberlik’ dediği budur” cevabını verdi.
“Trump iş başına geldikten sonra çok önemli rol oynayabilir” Çavuşoğlu, ABD Başkanlığı’na seçilen Donald Trump’ın başkanlığı döneminde ABD ile ilişkilerin çok daha ilerleyeceğini belirterek, “Trump Türkiye’nin, Cumhurbaşkanımızın önemini bilen bir lider. Pragmatik, gerçekçi seçim olduktan sonra herkes söyler ama benim fikrim kimi seçilirse seçilsin biz onunla çalışmak durumundayız ama kişisel düşünceler olabilir. İlişkilerimizin çok daha iyi olacağını biliyoruz. Her konuda anlaşacağımız anlamına gelmez. Bazı konular var, zor konular da olabilir ama biz tüm bu konularda ortak bir yol haritası belirlemek istiyoruz. Sayın Trump iş başına geldikten sonra da bence çok önemli rol oynayabilir. Ekonomik ihtiyaçtan tutun, NATO içindeki işbirliğimiz gibi birbirimize ihtiyaç duyduğumuz çok önemli alanlar var. Bu işbirliğinin ortaya çıkardığı fırsatlar var. Bu bölgenin ve dünyanın istikrarı gibi, güvenliği gibi… Bizim böyle bir stratejiyle her konuda anlaşamasak bile ABD’yle yeni bir ivme kazandıracağımıza inanıyoruz. FETÖ’yle ilgili Sayın Trump’ın güvenlik danışmanı Mc Flynn’in daha seçilmeden önce bir makalesi yayınlandı. ‘Biz Türkiye’nin El Kaidesi’ni ABD’de tutuyoruz’ dedi. Seçilmeden önce de Trump’ın Türkiye’yle ilgili açıklamaları oldu. Darbe girişimiyle ilgili de açıklamaları oldu. Bizim gerçek bir zeminde ilişkilerimizi daha iyi götürme konusunda bir endişemiz yok” açıklamalarında bulundu.
Caner Ünver - Musa Erdoğan
dikGAZETE.com