Prof. Dr. Özlü, bayramda büyük şehirlerden ülkenin çeşitli kentlerine, ilçelerine, köylerine aile ziyaretleri için gidildiğine, birlikte kurban kesildiğine ve kalabalık sofralar kurulduğuna işaret ederek, "Bu ortamlarda maalesef maske, mesafe tedbirleri alınmıyor. Akraba olunca insanlar virüs bulaşmayacak gibi düşünüyorlar. Bu nedenle aile içi bulaşlar şu anda çok fazla. Vaka artışlarının en önemli nedenlerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Zaten filyasyon çalışmalarında da bunlar görünüyor." dedi.
Düğün ve tatil sezonu vaka artışına neden olduVaka sayılarının yükselmesine yol açan bir diğer etkenin, yaz sezonunda artan düğün, kına ve sünnet gibi organizasyonlar olduğunu, ayrıca cenaze törenleri, taziyeler, asker uğurlamaları ve küresel toplantılarda da ciddi kalabalıklaşmalar yaşandığını anlatan Özlü, bu tören ve toplantıların birçoğunda tedbir kararlarına ve tavsiyelere uyulmadığını ifade etti.
Özlü, tatil beldelerindeki yoğunluğun da vaka artışlarına neden olduğunu belirterek, "Örneğin, Çeşme Belediye Başkanı bayram tatilinde ilçede 2 milyon kişi bulunduğunu söyledi. Normalde 200 bin kişilik bir kentte 2 milyon kişi bir araya geliyor. İnsanlar maske ve mesafeye dikkat etmiyorlar. Buralarda da büyük bir bulaş meydana geldi. İnsanlar tatil beldelerinden virüsü aldılar şimdi de büyük şehirlere dönüşler başladı. Getirdikleri virüsü komşularına, arkadaşlarına, toplu taşımadaki vatandaşlara bulaştırıyorlar. Bu ikincil, üçüncül bulaşlar nedeniyle de yayılma devam ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
Özlü, toplu taşıma araçlarının, fabrikaların, işletmelerin, kapalı alanda çok sayıda kişinin çalıştığı mekanların da virüs bulaşmasında önemli yerler olduğunu ifade etti.
"Bana bir şey olmaz' düşüncesiyle yalancı bir özgüven yaşanıyor"Prof. Dr. Tevfik Özlü, bir kişinin virüs bulaştıracağı kişi sayısının çok değişken olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Normalde 2-3 kişiye bulaştırıyor diyorduk ama bu biraz yaşama şekliyle ilişkili. Mesela düğün, nişan, taziye gibi kalabalık ortamlarda 1 kişi 70 ila 170 kişiye bulaştırabiliyor. Sadece 2 kişiyle sınırlı kalmıyor. Ne kadar kalabalığa girerse, o kadar çok kişiye bulaştırıyor. Ancak asıl asemptomatik dediğimiz, hastalık belirtisi taşımayanlar daha çok bulaştırıyor. Maalesef, hastalık tanısı konduğu ve evde izolasyon sürecinde olduğu halde dışarı çıkan, seyahat eden, topluma karışanlar da var. Hastalığı geçirmeden de taşıyıcı ve bulaştırıcı olunabiliyor. Ya da hastalanmadan 2 gün önce bulaştırıcılık başlıyor yani hiçbir belirtisi yok ama 2 gün sonra o da hastalanabiliyor veya tedavi görüyor, ateşi düşüyor, iyileşiyor ama yine bulaştırmaya devam ediyor. Bir kişinin şikayetlerinin olmaması onun bulaştırıcı olmadığını göstermiyor. Kendimiz de dahil herkesi bulaştırıcı gibi kabul etmek ve topluma karşı sorumluluk duygusuyla hareket etmek zorundayız."
"Birçok kişi kıvılcım kendi evine düşmedikçe yeterince duyarlı olmuyor." diyen Özlü, "Bana bir şey olmaz.", "Ben bunun hakkından gelirim." düşünceleriyle yalancı bir özgüven yaşandığını ancak sağlıkçılar olarak bu şekilde düşünen birçok hastayı tedavi ettiklerini dile getirdi.
"Toplu taşımada maskesini doğru takmayanlar nazikçe uyarılmalı"Prof. Dr. Tevfik Özlü, Kovid-19 bulaş riskini azaltmak için toplu taşıma araçları ve düğün organizasyonu gibi kalabalık ortamlarda dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin vatandaşlara şu önerileri sıraladı:
"Zorunda olmadıkça toplu taşıma kullanmayın. Gideceğiniz yer yakınsa yürümek ya da bisiklet kullanmak daha iyi bir tercih olacaktır. Eğer toplu taşımaya binmeniz gerekiyorsa işe gidiş ve işten çıkış saatlerine denk getirmeyin. Toplu taşıma araçlarında az kalmaya çalışın. Maskesiz ya da maskesini doğru takmayan biri varsa nazikçe uyarın çünkü kendiniz maske taksanız da karşı taraf takmıyorsa bulaş riski artar. Toplu taşımadan inince ellerinizi kolonya sürerek ya da su ve sabunla yıkayarak dezenfekte edin.
Düğünlerin de eskisi gibi kalabalık şekilde yapılmaması lazım. Sadece çok yakın akrabalar arasında, 20-30 kişilik kadar hatıra olsun diye yapılabilir. Ancak yine mesafeye dikkat etmek gerek. Kapalı değil açık alan tercih edilmeli. Herkesin oturma düzeni kendi hane halkıyla olmalı. Mesafe korunmalı. Herkes maske takmalı. Düğünler kısa sürmeli. Takı töreninden, tebrik için sarılma ve öpme gibi yakın temastan kaçınılmalı."
"Tedbirlere devam etmek zorundayız"Kovid-19 aşısıyla ilgili son günlerde medyaya yansıyan haberler doğrultusunda "Aşı yakında bulunacak." rehavetine kapılanlara, "Aşı bulunmuş olsa da birkaç yıl yine bu salgının devam edeceğini biliyoruz. Bunu durduramayız." mesajını veren Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aşının üretilmesi o kadar kolay değil. Rusya, bulduğunu ileri sürdüğü aşı için 'Yılda 1 milyon doz üretirim.' diyor. Dünyada yaklaşık 8 milyar insan var. Yılda 1 milyon doz ile kaç yıl sürecek düşünebilir misiniz? Bu kadar kişiyi aşılayacaksınız. Bu, o kadar kolay bir şey değil. Aşı elbet bulunacak, bulunmuş da olabilir. Rusya'nın aşısı da belki etkili ve güvenli olabilir, bilimsel dosyası yayımlanınca göreceğiz. Bulunmuş olsa bile bunun üretilmesi, yapılması, etkisini göstermesi birkaç yılı bulur. Onun için her halükarda tedbirlere devam etmek zorundayız. Maalesef güz ve kış mevsiminde vaka sayılarının artacağını düşünüyoruz. Bu nedenle çok dikkatli olmamız lazım. Yapılması gereken çok basit; aynı evde yaşadığınız hane halkı dışındaki herkes ile mesafeye dikkat etmek, maske takmak, elleri su ve sabunla yıkamak, kolonyayla dezenfekte etmek, başkalarının dokunduğu yüzeylere dokunmamak, elleri ağza, burna, göze temas ettirmemek, ortak eşya kullanmamak."