Türkiye'nin gerçekleştirdiği operasyonlar ile Türkiye'nin İran ve Rusya'yla kurduğu çok yönlü asimetrik iş birliği sayesinde bu planın gerilediğini ifade eden Güçlüer, özerklik meselesinin ortadan kalması ile ilgili de konuştu. Güçlüer, bölgede DAEŞ ve PKK başta olmak üzere terörün önlenmesinin tek yolunun Irak'ın devlet yapısının yeniden inşası ve Irak'ta otorite boşluğunun olmaması gerektiğini belirtti.
"Amerika'nın PKK'dan başka dostu kalmadı"
Rakka ve Deyr El-Zor bölgesinde PKK'nın paramiliter askeri gücüyle birlikte yarı kurumsal devlet statüsünde bir yapıya evrilmesinin ABD tarafından arzu edildiğini belirten Terör Uzmanı Dr. Eray Güçlüer bu planın gerilemeye başladığını söyleyerek şu değerlendirmelerde bulundu: "Aslında büyük plan Türkiye'nin hemen sınırında Kuzey Irak'ı da içine alıp Akdeniz bağlantısı sağlayan bir "Teröristan"ın, sentetik Kürdistan'ın kurulması amaçlanıyordu. El-Bab ve İdlib operasyonlarıyla, Karaçok ve Sincar harekâtlarıyla birlikte düşünüldüğünde bunun olmayacağı görülünce bu sefer Rakka ve Deyr El-Zor bölgesinde paramiliter silahlı gücü olan yarı kurumsal bir terör devletçiği kurup, sürekli silah desteğiyle bu suni terör yapısı beslenmeye çalışılıyor. Türkiye'nin İran ve Rusya ile geliştirdiği çok yönlü asimetrik iş birliği bir anlamda Amerika'yı bu bölgede politik, sosyolojik ve psikolojik yalnızlığa itti. Amerika'nın PKK'dan başka dostu kalmadı. Bu yapının Rakka ve Deyr El-Zor bölgesinde olmasının nedeni Suriye'nin doğal kaynakların çok büyük bir bölümü burada bulunuyor. İleriye yönelik savaş ekonomisi ve çatışma eko politiği için gerekli maddi kaynaklar bu bölgeden karşılanıyor. Aynı zamanda jeopolitik açısından da yaklaşma yollarına hâkim hemen Fırat Nehri’nin kenarında lokasyonu son derece stratejik olan bir yer. Yani bütün jeopolitik parametrelerin kesiştiği bir noktada bulunuyor Rakka."
Türkiye bölgede bu zamana kadar neler yaptı?
Türkiye'nin paramiliter terör devletçiğinin önünü kesebilmek için hem İran hem de Rusya ile çok yönlü asimetrik iş birlikleri gerçekleştirdiğini vurgulayan Dr. Eray Güçlüer, "24 Ağustos'ta El-Bab operasyonuyla yapılmaya çalışılan koridor kesildi. İran ve Rusya ile birlikte bir konsensüs ile İdlib operasyonu gerçekleştirildi. Oralarda Türkiye'nin yakaladığı ve Türkiye'yi olumlayan bir sosyolojik meşruiyet var. Barzani meselesi ortaya çıktığında da yine Irak Hükümeti ile konsensüs halinde Zap bölgesinde teröristleri temizlemek için Türkiye bir operasyon gerçekleştirdi ve halen devam etmekte. Dolayısıyla Türkiye kendi güvenliğini derinlikte sağlayabilmek için gerekli gördüğü yerlere gerekli müdahaleleri yapıyor. Türkiye Rakka ve Deyr El- Zor bölgesinde ortaya çıkan küresel tehdidin sadece Türkiye'ye değil, İran ve Rusya'ya da hatta Irak'a da ciddi bir tehdit oluşturduğuna paydaşlarını ikna etti ve bir uzlaşma sağlandı. Fakat Suriye’nin tam ortasında temelleri atılan paramiliter suni terör devletçiğinin inşa süreci devam etmektedir. Bu inşa süreci devam ettikçe başta terör olmak üzere Türkiye üzerindeki baskının da artması muhtemeldir. Birer gün arayla eylem hazırlığındaki İŞID hücrelerinin çökertilmesi ile Şemdinli’de askerlerimize, korucularımıza yönelik saldırı yapılması tesadüf olmasa gerek. Ve önümüzdeki yakın dönemde uluslararası meşruiyet sağlanarak yakın coğrafyadaki başka yerlerde de benzer statülü terörist devletçiklerin inşası ve üretilmesi söz konusu olabilir. Bugüne kadar kapalı lokasyonlarda örtük ve gizli faaliyet gösteren terör örgütleri ile mücadele eden Türkiye, bundan sonra bilinen lokasyonlarda açık faaliyet yürüten ve suni meşruiyet kazandırılmış paramiliter terörist yapılarla mücadele etmek zorunda kalabilir. Türkiye buna hazır olmalıdır." diye konuştu.
Özerklik ortadan kalkar mı?
Özerklik meselesinin kısa vadede ortadan kalkmayacağını ancak kaldırılması gerektiğini söyleyen Güçlüer, " Türkiye Irak'la daha güçlü ilişkiler geliştirmeye başladı. Bölgede DAEŞ ve PKK başta olmak üzere terörün önlenmesinin tek yolu o bölgede Irak'ın devlet yapısının yeniden inşası ve Irak'ta otorite boşluğunun olmamasıdır. İran, Türkiye ve Irak ile yapılan konsensüs ile Barzani'nin bağımsızlığının yani “Barzanistan’ın” boşa çıkarılması Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin özerklik durumunu da sorgulanır hale getirdi. Özerklik Irak Devleti'nin kurumsal olarak yeniden inşasının önünde önemli bir engeldir. Diğer toplumsal grupların özerklik istemesi söz konusu olduğunda, ortada Irak Devleti diye bir şey kalmaz. Büyük Ortadoğu Projesi'nin asıl amacı da budur. Rusya, Türkiye, İran arasında bir konsensüs var ama Astana görüşmelerine bir oldu bitti ile Rusya'nın PYD'yi de davet ettiğini öğreniyoruz. Rusya'nın kafasının arkasında bir PYD planı mevcut. ABD ve AB’nin niyeti zaten belli. Bu nedenle özerkliğin yakın zamanda kaldırılmasının pek mümkün olamayacağını değerlendiriyorum. Bölgedeki toplumsal dengelerin korunması açısından ve Irak’ın toprak bütünlüğünün sağlanarak kurumsal Irak devletinin inşası için Irak’ın kuzeyinde özerk bir yapının olmaması gerekir ama bunun için Irak, Türkiye ve İran’ın birlikte çalışarak bir yol haritası belirlemeleri önemli bir adım olabilir.” ifadelerini kullandı.
dikGAZETE.com