HABER - YORUM - ANALİZ
Sözcü, Korkusuz, Cumhuriyet, Birgün, Evrensel gibi bazı gazeteler, aralarında anlaşmışçasına belli periyotlarla Basın İlan Kurumu’na (BİK) ve onun üzerinden hükümete yüklenmeyi alışkanlık haline getirdi.
Kasıtlı eksik ve yanlış bilgi vererek, devlet kurumlarını, çalışanlarını kamuoyunun gözünde küçük düşürmeyi amaç ve alışkanlık edinen; siyasileri bile-isteye yanlış yönlendiren, yanıltan; siyasi söyleme malzeme olmayı içine sindiren bu gazetelerin günah defteri oldukça kabarık.
TBMM Genel Kurulu gündemine gelecek Basın Kanunu’nu fırsat bilerek bir kez daha devlet kurumlarını hedef alan bu gazetelerin, “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali davranmaları tahammül sınırlarını zorluyor.
Ve artık bu arsız gidişe, birilerinin “DUR” demesinin vakti geldi de geçti bile!
Gelin önce “Basın Ahlak Esasları meselesi nedir” ona bir bakalım!
Dünyanın çoğu ülkesinde her mesleğin “etik” kodları bulunuyor. Gazeteciler, bu kurallara uymayı; kendine, ait olduğu topluma ve mesleğine karşı ahlaki bir sorumluluk olarak görüyor.
Üstelik evrensel olan bu kurallar, mesleğin itibarını yükseltiyor.
Ülkemize gelince; 1961 yılında yürürlüğe giren 195 sayılı Kanunun ‘müeyyide’ başlıklı 49. maddesi; Basın Ahlak Esaslarına uymayan gazetelere iki aya kadar ilan kesme müeyyidesi uygulanabileceğini öngörüyor.
Ve halen bu düzenleme yürürlükte.
Basın İlan Kurumu verilerinden dikGAZETE.com tarafından derlenen bilgiye göre, müeyyide süreci şöyle işliyor:
Haberden zarar gördüğünü ve Basın Ahlak Esaslarına göre ihlalin söz konusu olduğunu iddia eden taraf, Basın İlan Kurumu’na şikâyette bulunuyor (Nadiren de olsa re’sen harekete geçilebiliyor).
Sonra, bu konuda uzmanlaşmış, aralarında hukukçuların da olduğu bir kadro, şikayet başvurularını tek tek inceliyor.
Şikayet konusu haberi yayınlayan gazeteden, şikayet konusuna esas olmak üzere yazılı savunmaları isteniyor. Ardından konu, başvuru sırasına göre Yönetim Kurulu gündemine alınıyor.
Eşit sayıda Basın, Hükümet, Tarafsızlar gruplarından gelen üyelerin oluşturduğu Yönetim Kurulu, şikayeti ve savunmayı dikkate alarak bir karar veriyor.
Ve bu karar; asla nihai bir karar olmuyor!
İhlalin derecesine göre ilan kesme müeyyidesi uygulanan gazete, konuyu yargıya taşıyabiliyor. Aynı hak, müeyyideye mahal olmayan kararlarda şikayetçi taraf için de geçerli oluyor.
Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin “Basın İlan Kurumu tarafından Basın Ahlak Esaslarını uygulanmasının yerinde olduğuna…” dair birçok kararı bulunuyor.
Basın Ahlak Esasları’nın hemen başında ise şöyle deniyor:
“Bir kamu hizmeti olan gazetecilik, kişisel veya ahlâka aykırı amaç ve çıkarlara âlet edilemez ve kamu yararına aykırı bir şekilde kullanılamaz…”
Sürekli olarak baskıya uğradıklarını ve ilan kesme yoluyla cezalandırıldıklarını iddia eden gazeteler, bu doğrultuda en çok 3. maddenin “e” ve “f” bendinden ceza alıyor:
“e) Küçüklerin ve gençlerin toplum içinde, kişiliklerinin gelişmesini ve korunmasını olumsuz etkileyecek veya onlara yönelik cinsel tacize teşvik eden ve şiddeti özendiren yayın yapılamaz.
h) Ahlâka aykırı yayın yapılamaz.”
YÜZ KIZARTICI İFADELER!..
Müeyyide uygulanmasına karar verilen bazı haber ve yazılardaki ifadeleri, yüzümüz kızararak aşağıda paylaşıyoruz:
20 Kasım 2019: “Pezevenk” - 16 Ekim 2019: “Yerli karıyı kakalamışlar” - 20 Şubat 2020: “Orospu, kaltak, s.keyim” - 6 Temmuz 2020: “Orospu” - 13 Şubat 2020 : “Bu düğünde erkek tarafı yok” (eşcinselliği özendirme) – 24.02.2022: Bok – 19 Nisan 2022: “Göt elden gidecek”
Ne acı ki gazeteler, çoğu kez savunmalarında, açıkça kullanılan bu ifadelerinin “argo” hatta “sin-kaf” içerdiğini kabul ediyor. Buna karşın “çocuklar okumaz” düşüncesinden hareketle, müeyyide uygulanmamasını isteyebiliyor.
Soruyoruz: Kim çocuğunun ya da aile fertlerinin bu tür kelimeleri duymasına veya okumasına rıza gösterir?
Takdiri kamuoyuna bırakıyor ve gazeteci Rahmi Turan’ın 21 Haziran Salı günkü köşe yazının başlığıyla sesleniyoruz: Edep Ya Hû!
.
dikGAZETE.com