?>

Anayasa Mahkemesinden Çetin Doğan kararı

AYM, kapatılan Taraf gazetesinde 2010'da çıkan "Balyoz darbe planı" ile ilgili haberler üzerine açtığı tazminat davası reddedilen emekli Orgeneral Doğan'ın bireysel başvurusunda ihlal kararı verdi.

Gündem - 6 yıl önce

Ankara

Anayasa Mahkemesi, kapatılan Taraf gazetesinde 2010'da çıkan "Balyoz darbe planı" ile ilgili haberler üzerine açtığı tazminat davası reddedilen emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın bireysel başvurusunda ihlal kararı verdi.

Anayasa Mahkemesinin kararı, bugünkü Resmi Gazete'de yayımlandı.

Karara göre, kapatılan Taraf gazetesinde, emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın adı ve fotoğrafları da kullanılarak 2010'da çeşitli haberler yayımlandı.

FETÖ'cü Mehmet Baransu imzasıyla çıkan haberlerde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) bazı mensuplarınca daha önce kamuoyuna yansıyan darbe planlarından farklı olarak, bu kez icra sürecinin bütün aşamaları planlanmış "Balyoz" isimli darbe planının yapıldığı, gazetenin bu plana ilişkin 5 bin sayfayı aşan belgeye ulaştığı, bunların arasında ıslak imzalı yazışmalar, sunumlar ve orijinal antetli askeri CD'ler olduğu yer aldı.

Darbe ortamının oluşturulması için hazırlanan "Çarşaf" ve "Sakal" kodlu eylem planlarına göre, görevlendirilen TSK mensupları tarafından İstanbul'da Fatih ve Beyazıt camilerinde cuma namazı vaktinde bombalama faaliyetinde bulunulacağı, yine aynı amaçla hazırlanan "Oraj" harekat planıyla Türk savaş uçağının düşürülmesinin planlandığı, bu kapsamda "Suga" adlı harekat planının da hazırlandığı, darbeye direneceği öngörülen 200 bin kişinin tutuklanmasının tasarlandığı, darbe sonrası kurulacak hükümetin de belirlendiği ifade edildi.

Gazetenin farklı tarihlerdeki nüshalarında, "Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan cuntasının 2003 yılındaki darbe planlarını Taraf ele geçirdi. Çetin Doğan cuntası darbeye direnebilecek 200 bin kişiyi Şükrü Saraçoğlu ve Burhan Felek statları ile Ümraniye Netaş tesislerine doldurmayı planlamış." gibi ifadeler de yer aldı.

Doğan, "gerçek dışı suçlamalar içeren yayınlar ile başta kendisi olmak üzere birçok emekli ve muvazzaf askerin toplum önünde küçük düşmelerinin amaçlandığı, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu" iddiasıyla gazete ile gazetenin genel yayın yönetmeni ve yönetmen yardımcısı ile eser sahipleri aleyhine tazminat davası açtı.

Dava reddedildi

Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2012'de davanın reddine karar verdi. Temyiz üzerine bu karar, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince onandı.

Karar düzeltme talebinin de Daire tarafından reddedilmesi üzerine Doğan, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Yüksek Mahkeme, Doğan'ın, şeref ve itibar hakkının ihlal edildiğine, ihlalin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına hükmetti. Anayasa Mahkemesi, Çetin Doğan'a 8 bin lira manevi tazminat ödenmesini de kararlaştırdı.

"Gazete kesin dil kullandı"

Haberlerde TSK içindeki bir grup tarafından hazırlandığı iddia edilen darbe planının lideri ve baş sorumlusu olarak Doğan'ın gösterildiğinin belirtildiği kararda, darbe planını hazırlayan gruptan "Çetin Doğan cuntası" olarak bahsedildiği, darbe planı altında Doğan'ın imzasının bulunduğunun iddia edildiği anlatıldı.

Kararda, şikayet edilen haberlerin tamamında haber kaynağının doğruluğuna ilişkin gazetenin hiçbir şüphesi bulunmadığı algısı yaratılmasını sağlayacak derecede kesin dil kullandığının görüldüğü vurgulandı.

Haberleri yapan gazetecinin, kaynak olan belgelerin kendisine o dönemde orduda görevli subay tarafından verildiğini belirttiği bildirilen kararda, Doğan'ın, haberlere dayanak teşkil ettiği iddia edilen belgelerin hiçbirinde imzasının bulunmadığını ileri sürdüğü hatırlatıldı. Kararda, başvurucunun haberlerin kaynağı olduğu iddia edilen dijital belgelerin sahteliğine ilişkin birçok delil de sunduğu vurgulandı.

"Başvurucunun imzasının olduğu bir belge bulunmadığı"

Haberlerin kaynağı olduğu iddia edilen belgelerin tamamının dijital deliller olduğu belirtilen kararda, şunlar kaydedildi:

"Söz konusu belgeler arasında haberi yapan gazeteci tarafından iddia edildiği üzere başvurucunun imzasının olduğu bir belge bulunmadığı gibi ıslak ya da elektronik imzalı hiçbir belgenin de var olmadığı görülmektedir. Yine başvurucunun iddia ettiği gibi haberlerin dayanağı olarak gösterilen dijital belgelerin birçok zaman-mekan çelişkisi içermesi de dikkate alınarak bir kısmının sahte olduğu kesin olarak belirlenmiş, bir kısmının sahteliği konusunda ise şüphe oluştuğu belirtilmiştir.

İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesince söz konusu belgelere incelenerek, 31 Mart 2015'te yapılan bu değerlendirmeler, başvuru konusu tazminat davasına bakan derece mahkemelerince de davanın incelendiği tarihlerde yapılabilecek değerlendirmelerdir. Nitekim İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi anılan değerlendirmelerde bulunurken, haberin yayımlandığı dönemden sonra meydana gelen gelişmeleri dikkate almamış, yalnızca haberlerin kaynağı söz konusu belgeleri inceleyerek bir sonuca ulaşmıştır. Dolayısıyla İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin haberlerin kaynağı olan belgelerle ilgili ulaştığı bu sonuçlara, başvuru konusu davaya bakan derece mahkemelerinin de ilgili dönemde yalnızca söz konusu belgeleri inceleyerek ulaşmasının mümkün olduğu açıktır."

"Şeref ve itibar hakkı bağlamındaki pozitif yükümlülükler yerine getirilmedi"

Kararda, başvuru konusu davaya bakan mahkemenin, haberlerin kaynağı olan belgelerin niteliği ve delil değerine ilişkin olarak başvurucu tarafından öne sürülen hiçbir itirazı karşılamadığına, başvurucunun iddialarıyla ilgili hiçbir değerlendirmede bulunmadığına işaret edildi.

İlk derece mahkemesinin, yalnızca haberler üzerine bir ceza soruşturması başlatılmasını da göz önüne alarak haberlerin görünür gerçeğe uygun olduğunu ifade ettiği anlatılan kararda, haberlerin yayımlanmaya başladığı dönemde Mehmet Baransu'nun birtakım belgeler ele geçirmesi ve bunları haber yapması dışında görünür gerçeklik bulunmadığı belirtildi.

Başvurucu hakkındaki ceza soruşturmasının haberlerin yayımlanmasından sonra başlatıldığına vurgu yapılan kararda, "İlk derece mahkemesinin başvuru konusu haberlerin görünür gerçeğe uygun olduğuna ilişkin gerekçesi, başvurucunun şeref ve itibar hakkı yönünden ilgili ve yeterli bir gerekçe olarak nitelendirilemez. Bu nedenle somut olayda devletin başvurucunun şeref ve itibar hakkı bağlamındaki pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediği değerlendirilmiştir." ifadesine yer verildi.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
Haftanın Öne Çıkanları

Selahaddin Yazıcı’dan 40 yılın özeti bazı hatırlatmalar ve 31 Mart için son uyarı!

2019-03-30 12:08 - Özel Haber

Selçuk Bayraktar ve Sümeyye Erdoğan Bayraktar oylarını kullandı

2019-03-31 18:37 - Siyaset

Satürn'de yeni keşif

2019-03-29 18:02 - Teknoloji

EPDK "elektriğe zam" iddialarını yalanladı

2019-04-02 14:04 - Genel

AK Parti Şırnak'ta kutlamalara başladı

2019-04-01 00:12 - Gündem

5 dil bilen ileri düzey bilgisayar yazılımcısının yaptıkları şaşkına çevirdi!

2019-03-29 02:47 - Asayiş

Cibali Karakolu polis müzesi oluyor

2019-03-28 01:27 - Gündem

Savunma sanayisinde Malezya ile 10 imza atıldı

2019-03-31 18:22 - Ekonomi

Otizmli Alican'ın hikayesi ailelere umut oldu

2019-04-02 18:27 - Çevre-Hayat

"Erdoğan düşmanlığı gözlerini öyle bir kör etmiş ki..."

2019-03-28 12:01 - Politika

İlgili Haberler

Düzce'de fermuar sistemiyle ambulansa yol verilmesi kameralara yansıdı

23:13 - Gündem

Sertavul Geçidi kar nedeniyle ağır tonajlı araç geçişine kapatıldı

22:53 - Gündem

RTÜK Başkanı Şahin'den, Narin Güran cinayeti davasına ilişkin açıklama

20:47 - Gündem

İstanbul'da trafik yoğunluğu akşam saatlerinde yüzde 80'e çıktı

20:12 - Gündem

Antalya'nın yüksek kesimlerinde kar etkili oluyor

19:12 - Gündem

Günün Manşetleri

Hatay'da fırtına, hayatı olumsuz etkiledi

03:13 - Asayiş

İsrail, Lübnan ile bir ayını doldurmayan ateşkese yönelik 300'ü aşkın ihlalde bulundu

00:37 - Dünya

Gürcistan'daki AB yanlısı gösteriler 28 gündür devam ediyor

00:03 - Dünya

Kazakistan'daki uçak kazasında kurtulan yolcu kaza süreci ve sonrasını kayda aldı

23:57 - Dünya

Devlet memurlarına ilişkin düzenlemeleri de içeren kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi

23:52 - Siyaset