Berlin
NSU-Watch örgütünden Caro Keller ile Federal Mecliste 2012-2017 döneminde NSU’yu araştıran komisyonları ve davaları yakından takip eden İlker Duyan, Hessen Eyaleti Anayasayı Koruma Teşkilatınca (LfV) hazırlanan NSU'ya ilişkin "gizli" ibaresi bulunan ve 30 yıl açıklanmaması öngörülen “NSU dosyalarının” ifşa edilmesine ve 4 Kasım 2011’de tesadüfen ortaya çıkarılan örgütün işlediği cinayetlerin aydınlatılması yönünde yapılan çalışmalara ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Almanya’da 'gizli' ibareli 'NSU dosyalarının' yayımlanmasının ardından suç duyurusuKeller, ülkede NSU'nun faaliyetlerini araştıran mercilere verilmesi gereken "NSU dosyaların" internetten yayımlanarak ifşa edildiğini belirterek “Belgelerin ifşa edilmesi, NSU’nun tam olarak aydınlatılmamasından ve LfV'nin kendi sorumluluğunu, kötü çalışmasını örtbas etmek istemesinden ötürü gerekliydi.” dedi.
Dosyalarda, LfV'nin hangi bilgilere sahip olduğunun görüldüğünü aktaran Keller, "Silahlanan Neonazi yapıları vardı. LfV, bunu muhbirlerinden haber alıyor ancak hiçbir şey yapmıyor. Geriye baktığımızda NSU ağının bir bölümünün veya bu ağa yakın olanların takip edildiği biliniyor. LfV, 2013’te bunları değerlendirmiyor." diye konuştu.
Keller, LfV'nin bazı kişileri takip ettiğini ancak bunların Neonazi yapısına ne şekilde entegre olduklarını görmediğini veya bunların belgelerde yer almadığını vurgulayarak, “Bu şu anlama geliyor; LfV ya olup bitenin tam olarak farkında ve akışına bırakıyor ya da hiçbir şey anlamıyor. Her ikisi de ihmalkarlık ve aşırı sağcı terörü teşvik edici. Bunu bu belgede görebiliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Cinayetler önlenebilirdi"
"Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın 1992'den bu yana topladığı bilgilerle NSU seri cinayetler önlenebilirdi." diyen Keller, raporun 2013’te hazırlandığına ancak yayımlanmadığına işaret etti.
Keller, bilgilerle Neonazi çevresinin silahsızlandırmasının ve bu yapıların parçalanmasının mümkün olabileceğini belirterek 2019’da aşırı sağcılar tarafından öldürülen Kassel Valisi Walter Lübke’nin öldürülmesinin de önlenebilmesi imkanının bulunduğunun altını çizdi.
İfşa edilen NSU dosyalarında, 200’ün üstünde dosyanın eksik olmasının bir sorun olduğunu ancak eksik dosyalarda belki de NSU hakkında gerçeklerin yer almayacağını söyleyen Keller, şöyle devam etti:
"Bunların başka yollarla ortaya çıkarılması gerekiyor. Şimdi var olan dosyaların incelenmesi, kıyaslanmaları için ilgili mercilere verilmesi ve aydınlatmanın nasıl devam edeceğine bakılması önemli. Siyasetçilere baskı yapmak lazım.
NSU'nun aydınlatılmasına ilişkin resmi makamların nasıl hareket ettiği konusunda ve özellikle Neonazi ağıyla ilgili çok şey hala karanlıkta. Bunlar aydınlatılabilir, aydınlatılması gerekir. Neonazi ağının soruşturulmasına ve geçmişte elde edilen bilgilerin değerlendirmesine ihtiyaç var."
Keller, NSU'ya ilişkin birçok ipucunun takip edilmediğini vurgulayarak resmi makamların ve siyasi partilerin de izlerin sürülmesine hazır olmadığını, bunun yapılması için toplumsal baskının oluşmasına ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
İfşa edilen NSU dosyaları için neden 120 yıl gizlilik kararı alındığına ilişkin şunları kaydetti:
"Dosyalar, LfV'ın gizemli hale getirilmesiyle önem kazandı. Bu, belki başka aydınlatılması gerekenleri zorlaştırmak için bir taktikti. Çünkü herkes birden bu belgeye odaklandı. 120 yıllık gizlilik kararı çok önemli. LfV'ı bunu bu şekilde yaptığını biliyoruz. Tüm istihbaratçılar araştırma komisyonlarında, mahkemelerde de böyle davranıyor."
"Siyasetçilerin de sorgulanması gerekir"
Federal Mecliste NSU’yu aydınlatmak için kurulan araştırma komisyonları ve davaları yakından takip eden Duyan da dosyalara bakıldığında hep LfV için çalışanların bilgilerinin karartıldığının görüldüğünü aktardı.
Duyan, Hessen'deki dosyalara gizlilik kararı getirilmesiyle LfV'ın kendi içindeki bazı kişileri koruduğunu belirterek “Bu konuda siyasetçilerin de sorgulanması gerekir. Onlar da sorumluluk taşıyor. Federal Meclisteki araştırma komisyonlarına bazı siyasetçiler de davet edilerek dinlendi. Kim istifa etti?" diye konuştu.
Sorumluğu taşıyan siyasetçiler yerine sadece Federal Mecliste kurulan birinci NSU Araştırma Komisyonu Başkanı Sebastian Edaty’nin istifa ettirildiğini savunan Duyan, “En keskin sorgulayan kişi de Edathy idi." dedi.
Duyan, eski Hessen Eyaleti Başbakanı Volker Bouffier’in Frankfurt Yahudi Cemaati tarafından Yahudi toplumuna yönelik çalışmalarından dolayı onurlandırılmasına tepki göstererek Bouffier’in başbakanlığı döneminde LfV'ın aşırı sağcı terör örgütüne ilişkin NSU dosyalarına, 120 yıl gizlilik kararı alındığını hatırlattı.
"Anayasayı Koruma Teşkilatı ve diğer kurumlardaki bazı kişilerin aşırı sağ olaylarını saklamak istediğine inanıyorum." diyen Duyan, bunun da Almanya’nın demokrasisine zarar verdiğini kaydetti.
"Detayına kadar araştırılmadı"
Duyan, NSU'nun sürekli gündemde tutulmasını isteyerek “Üzerine gidersek NSU terör örgütünü ve arkasındakileri aydınlatma umudumuz olur. Hiç konuşmazsak bu unutulur. Herkesin aşırı sağ akımların karşısında durması gerekiyor." çağrısında bulundu.
NSU ile ilgili binlerce dosyanın bulunduğuna işaret eden Duyan, “Bunlar detayına kadar araştırılmadı. Bazı tanıklar öldü, neden öldükleri tam olarak bilinmiyor, çok soru işretleri ve binlerce dosya var. Bu kadar kısa zamana sıkıştırıp karar vermek, üstünü kapatmak bence olamaz. Emniyet Teşkilatı, Anayasayı Koruma Teşkilatı ve siyasetçiler, henüz daha yeteri kadar incelenmedi." diye konuştu.
NSU'nun geçmişi
Almanya'da 2000-2007'de 8'i Türk 10 kişiyi öldüren, en az iki bombalı saldırı düzenleyen ve 15 banka soygunu gerçekleştiren NSU terör örgütü üyelerinin varlığı ve cinayetlerdeki rolü, 4 Kasım 2011'de tesadüf sonucu ortaya çıkmıştı.
Neonazi terör örgütünün, uzun yıllar boyunca Alman güvenlik birimlerince tespit edilememiş olması, NSU üyelerinin geçmişte bazı istihbarat muhbirleriyle ilişki kurduklarının ortaya çıkması Almanya’da büyük tartışmalara yol açmıştı.
Almanya iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatında aşırı sağcı gruplara ve kullanılan muhbirlere ilişkin bazı belgelerin 4 Kasım 2011'den birkaç gün sonra imha edilmesi de büyük kuşku yaratmıştı.
NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011'de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş, intihar ettikleri öne sürülmüştü.
Yargı süreci
Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinde 2013’te başlayan NSU terör örgütü davasında karar, 11 Temmuz 2018’de açıklanmış, baş sanık Beate Zschaepe ömür boyu hapse çarptırılmış, örgüte yardım ve yataklık yapan 4 sanık da 2,5 ile 10 yıl arasında hapis cezası almıştı.
NSU terör örgütünü ve karanlık bağlantılarını aydınlatmak için Federal Mecliste ve birçok eyalet meclisinde araştırma komisyonları kurulmuş ancak var olan kuşkular burada yapılan araştırmalarla da giderilmemişti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com