?>

AK Parti Sözcüsü Çelik: Ankara Barosu hukuk devleti ve demokrasi ile mücadele etmeye girişmiştir

AK Parti Sözcüsü Çelik, "Ankara Barosu içindeki İslamofobik yaklaşımı saklayamamış ve Diyanet İşleri Başkanı ile ilgili bir saldırı gerçekleştirdiğini düşünerek hukuk devleti ve demokrasi ile mücadele etmeye girişmiştir." dedi.

Siyaset - 4 yıl önce

Ankara

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, TRT Haber canlı yayınına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın ramazan ayının ilk hutbesindeki ifadelerinden dolayı bazı baroların açıklamalar yaptığının ve bunun da 27 Nisan e-muhtırasıyla aynı güne rastladığının hatırlatılması üzerine Çelik, 27 Nisan günü ilk defa bir hükümetin kendisine dayatılan bir muhtırayı kabul etmeyerek aynen iade ettiğini belirtti.

Çelik, "Bu Cumhuriyet tarihinde bir ilktir. Dolayısıyla siyasi hayatımız, demokrasimizin olgunlaşması bakımından fevkalade önemli bir dönüm noktasıdır." diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın hem inancının gereği olarak açıklamalarını yaptığını hem de Diyanet İşleri Başkanlığına kanunla verilen görevin gereği olarak da faaliyetlerini sürdürdüğünü söyleyen Çelik, şöyle devam etti:

"Yaptığı bir açıklamaya barolar bunun 'kan kokan bir açıklama' olduğunu ifade ederek, 'yüzyıllar öncesinden gelen ses' diyerek, çok bildiğimiz tarihimizde acı yaratan, büyük acılara imza atmış olan bir zihniyeti yeniden diriltmek gibisinden bir çaba içerisine giriyorlar.

Şimdi bu daha öncelerinde çok karşılaştığımız örneğin 27 Nisan'da da 'sözde değil özde' diyerekten bir özcülük yaparak, niyet sorgulamasına girerek bir yaklaşım sergilenmişti.

Şimdi de Diyanet İşleri Başkanı'nın kan kokan bir zihniyete sahip olduğunu Ankara Barosunun açıklamasında iddia edildiğini görüyoruz. Bu ne kadar vahim bir açıklamadır, bir hukuk kurumu Türkiye'deki anayasal bir kurumun başındaki kişiyi kan kokan bir zihniyete sahip olmakla suçlayan bir açıklama yapıyor."

Baronun ikinci bir açıklama daha yaptığını hatırlatan Çelik, "İlk açıklama faşizmin bir metni, bir örneği olarak kayıtlara, tarihe geçecek. Utanç verici bir açıklama olduğu için ikincisini biraz yumuşatıcı dil kullanarak yumuşatmaya çalışmışlar." dedi.

Çelik, Ankara Barosunun ikinci açıklamasında yer alan "Bizim korumaya çalıştığımız laiklik ilkesidir, o sebeple bu açıklamayı yaptık, İslam'ın değerleriyle bir meselemiz yok." ifadesini aktararak, şunları söyledi:

"İlk yaptıkları açıklama bir eleştiri değil, ilk yaptıkları açıklamada doğrudan Diyanet İşleri Başkanı'nın dinimizin kaidelerinden birini dile getirmesinden duyulan rahatsızlığı ifade ediyorlar, bunu bir nefret suçu olarak etiketliyorlar. İkinci, Diyanet İşleri Başkanımızı 'kan kokan bir zihniyetin temsilcisi' olarak nitelemeye çalışıyorlar, ahlaksızca ve vicdansızca ve daha da ileri giderek faşizmin tipik bir örneği olacak şekilde terbiyesizce Diyanet İşleri Başkanımızı 'yakında cadı avı oluşturarak kadınları yakmaya çağıracak bir kişi' olarak göstermeye çalışıyorlar. Şimdi bunun neresi kanunlarla barolara verilmiş görevlerin içindedir.

Birinci açıklamanın ne kadar faşist bir açıklama olduğunu fark ettikten sonra ikinci açıklamayla bir örtbas etme faaliyetine girerek laikliği korumak için yaptıklarını, insan haklarını korumak için yaptıklarını söylüyorlar.

Kamuoyu önünde bütün hukuk insanlarına soruyorum, demokratik zihniyete sahip herkese soruyorum, anayasal bir kurumun başında olan kişiye 'kan kokan zihniyetin sahibi' demek kutsala referans verdiği için onu dogmatik olarak nitelendirmek ve sırf kutsala referans verdiği için 'insan onuruna direnen bir kişi' olarak nitelendirmek insan hakları savunusunun neresine düşmektedir. Baro 'Ben insan haklarını savunuyorum' derken Diyanet İşleri Başkanı'na 'yakında cadı avı yaparak kadınları yakmaya çağırması şaşırtıcı olmayacaktır' gibisinden ahlaksızca, vicdansızca ve terbiyesizce bir niteleme içerisine giriyor."

İçinden geçilen zor günlerde bu meseleyi konuşmak istemediklerini dile getiren Çelik, "Tam da 27 Nisan gibi hükümete muhtıra verilmeye çalışılmış bir günün yıl dönümünde bunun benzeri, daha vahimi bir açıklamanın gündeme gelmesi hiçbirimizin görmezden gelmeyeceği bir açıklamadır." diye konuştu.

Çelik, "Türkiye'de bazı işler geride bırakıldı, demokrasi gelişti, belli konularda zihni olgunlaşma oldu" şeklinde analizler ve değerlendirmeler yaptıklarını ifade ederek, "Fakat görüyoruz ki bu topluma acı çektirmiş olan faşizm yeniden her an kendisini gündem yapmak üzere, meydana çıkmak üzere pusuda bekliyor." dedi.

"İnsan haklarını istismar etmek, aşağılamak değil midir?"

Bazı siyasetçilerin konuya ilişkin açıklamalar yaptığını hatırlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bazı siyasetçiler bize muhalefet yapmak adına Ankara Barosunu savunmuşlar. Ben önce iyi niyetle bu siyasetçilerin Ankara Barosunun açıklamasını görmeden bunu yaptıklarını da düşündüm çünkü Ankara Barosunun faşizmin net bir örneği olan açıklamasını gördükten sonra kimsenin bunu savunmaması gerekir. Bu kadar düşük idrak ile bu kadar militanca bir saldırganlıkla yapılmış ibretlik bir açıklamadır. Fakat sonra fark ettim ki Türkiye'de geçmişte önemli görevler yapmış, halen parlamentoda bulunan bazı siyasilerin bu faşist açıklamayı etiketleyerek Ankara Barosunu savunmaları ve üstelik de bunu ayrımcılığa karşı bir savunu gibi sunmaları içinde bulunduğumuz tehlikenin ne kadar büyük olduğunu göstermektedir.

Türkiye'de terk ettiğimizi, geride bıraktığımızı sandığımız birtakım vesayet arayışlarının, genç insanları kılık kıyafetlerinden dolayı eğitim hakkından mahrum eden, insanları annelerinden tevarüs ettikleri dili kullanmaktan men eden birtakım yasakçı, faşist zihniyetlerin nasıl kendini saklayarak gündeme yerleşmek için beklediğini göstermektedir.

Nasıl olur da bir anayasal kurumun başındaki kişiye 'kan kokan zihniyetin sahibi' demek insan hakları savunusu olur, bu insan haklarını istismar etmek, aşağılamak değil midir? Nasıl olur ki Diyanet İşleri Başkanımıza 'yakında cadı avına çıkarak kadınları yakacak' demek kendilerine kanunla verilmiş bir görev olarak baro tarafından nitelenebilir?"

"İslam'ın değerlerini savunmayacaksa neye göre konuşacak"

"Diyanet İşleri Başkanı kendi inancının, İslam'ın değerlerini savunmayacaksa neye göre konuşacak?" ifadesini kullanan Çelik, şunları söyledi:

"Baroya göre, Diyanet İşleri Başkanı İslam'a göre konuşmasın, Ortodoks Patriği Hristiyanlığa göre konuşmasın, Hahambaşı Yahudiliğe göre konuşmasın, bunun adına da insan hakları densin, baronun anlayışı bu. Aslında burada baronun savunması gereken şuydu; herkesin kendi inandığı değer sistemine göre konuşma hürriyetinin var olmasının adıdır hukuk devleti ve demokrasi.

Ankara Barosu doğrudan hukuk devletinin ve demokrasinin teminatı altında olan, üstelik Diyanet İşleri Başkanına yasalarla, anayasayla verilmiş göreve dönük bir saldırı gerçekleştirmektedir.

Ankara Barosu içindeki bu İslamofobik yaklaşımı saklayamamış ve netice itibarıyla doğrudan aslında Diyanet İşleri Başkanı ile ilgili bir saldırı gerçekleştirdiğini düşünerek hukuk devleti ve demokrasi ile mücadele etmeye girişmiştir.

Herkes inandığı gibi konuşamayacaksa, herkesin nasıl konuşacağına Ankara Barosu karar verecekse bu zihniyetin adının ne olduğunu biz biliyoruz."

Çelik, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'a dönük olarak belli bir kesimi nefret suçu ile hedef gösterdiğinin söylendiğini ifade ederek, "Diyanet İşleri Başkanımızın konuşmasında öyle bir şey yok. İslam'ın kaidelerini söylemiş, onun dışında da belli bir kesime dönük olarak Diyanet İşleri Başkanımız bunların temel hak ve hürriyetleri askıya mı alınsın demiş, bunların vatandaşlık haklarının eksiltilmesine dönük bir yaklaşım mı söylemiş ya da Diyanet İşleri Başkanımız herhangi bir şekilde belli bir toplumsal kesime dönük olarak şiddet çağrısı mı yapmış? Kesinlikle böyle bir şey yok." dedi.

Erbaş'ın konuşmasına bakıldığında tam tersine nefret suçlarıyla mücadele eden bir yaklaşım olduğunu dile getiren Çelik, "Ama burada güya nefret suçuyla mücadele ediyormuş gibisinden Ankara Barosu, Diyanet İşleri Başkanımıza 'kan kokan bir zihniyet', 'yakında kadınları yakmaya çağırır' diyerekten asıl nefret suçunu onlar işliyor.

İkinci açıklamalarında laik bir devlet vurgusu yapmışlar, laik devlet geçmişteki bu zihniyetin temsilcilerinin olduğu gibi bir laikçilik savunusu değil ki... Laik devlette bütün inanç sistemleri kendi değerlerine göre konuşabilirler." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com

Haftanın Öne Çıkanları

Günün Sesi: Abdurehim Heyit’in sesi ve sazıyla “Karşılaşınca"

2020-04-22 15:07 - Günün Sesi

Rusya hatırlattı: Atatürk bundan tam 100 yıl önce Lenin'e mektup gönderdi

2020-04-26 20:47 - Özel Haber

Aras Ağalarov: Yabancı işçileri odaya kilitlemenin anlamı yok, şantiyede olmaları en doğrusu

2020-04-22 06:54 - Özel Haber

Anadolu Isuzu, Garenta, KIA ve KNS Otomotiv'den sağlık çalışanları için iş birliği

2020-04-23 13:55 - Genel

Koca Yusuf, İngilizler’i neden korkuttu! ABD HAARP Gemisi, İstanbul'dan hangi siyasiyi kaçıracak? 

2020-04-21 11:06 - En Son Yazılar

AYTİM Tekstil, Erzurum'a 150 milyon TL yatırımla maske fabrikası kuracak

2020-04-22 15:13 - Genel

MHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım'dan 'sözlerim çarpıtılıyor' açıklaması

2020-04-21 20:22 - Siyaset

Teknolojinin koronavirüs sınavı

2020-04-23 17:17 - Teknoloji

Fitch, Rusya'nın GSMH'nın 2020'de yüzde 3,3 düşeceğini tahmin ediyor

2020-04-23 08:35 - Özel Haber

Bakan Zehra Zümrüt Selçuk: Huzurevlerimiz için yeni önlemler devreye aldık

2020-04-26 16:18 - Siyaset

İlgili Haberler

MGK Bildirisi: İsrail'in insanlık dışı saldırıları karşısında Türkiye Lübnan halkının yanındadır

22:43 - Siyaset

Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'nin 3 maddesi daha kabul edildi

22:38 - Siyaset

Bakan Yerlikaya, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Erkhov'u kabul etti

15:57 - Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TDT'nin kuruluş yıl dönümü ve Türk Devletleri İş Birliği Günü'nü te

15:23 - Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli'yi ziyaret etti

14:12 - Siyaset

Günün Manşetleri

BMGK'den tüm üyelere Genel Sekreterin görevini baltalayacak hareketlerden kaçınma çağrısı

08:08 - Dünya

ABD'de liman işçilerinin grevi geçici anlaşmaya varılmasıyla sonlandı

08:03 - Dünya

Atama kararları Resmi Gazete'de yayımlandı

01:52 - Gündem

Beyrut’ta biri büyük çok sayıda patlama meydana geldi

01:03 - Dünya

Amerikalılar liman işçilerinin grevi nedeniyle tuvalet kağıdı raflarını boşalttı

00:42 - Dünya