İstanbul
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Faruk Aşıcıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD Başkanlık seçimlerinde postayla gönderilen oy sayısında ciddi bir patlama yaşandığını kaydetti.
Bunun pandemi nedeniyle yakın temasın ciddi bir risk olacağını düşünen vatandaş sayısındaki artıştan kaynaklandığının değerlendirildiğini anlatan Aşıcıoğlu, "Yıllardır uygulanmakta olan bu oy kullanma yönteminin başlıca sebebi vatandaşın oy kullanmaya katılımını artırmak, yurt dışındakilerin oylarını verebilmesi, hastalık, sakatlık ve yaşlılık nedeniyle bizzat gelerek oy kullanamayanlara kolaylık sağlamaktır. Ancak bu yöntemin güvenilirliği uzun süredir tartışılmakta, suistimale müsait olduğu iddia edilmektedir. Özellikle adayların yakın oy aldığı eyaletlerde bu kaygı her zaman daha fazla olmaktadır." diye konuştu.
Aşıcıoğlu, bu amaçla her seçim dönemi sonrasında birçok eyaletin mektupla oy verme konusunu ve bu oyların değerlendirilmesini yasal düzenleme altına aldığını dile getirerek, oyun güvenilirliğini sağlamaya yönelik bu düzenlemeler arasında, oy pusulasının sisteme kayıtlı bireyin adresine gönderilmesi, seçmenden sosyal güvenlik numarasının son dört rakamını pusulaya yazması ve en önemli güvenlik unsuru olarak da imzalamasının istendiğini aktardı.
Oy pusulalarındaki bu imzaların ABD'deki 18 eyalette herhangi bir incelemeye alınmadan doğrudan kabul edildiğini vurgulayan Aşıcıoğlu, şöyle devam etti:
"Bu durumda, aslında pusula sahibine ait olmayan ve bir şekilde pusulayı eline geçiren bir şahıs (sıklıkla şahsın imzasını bilen bir yakını) tarafından taklit etmek suretiyle atılmış bir imza doğrudan kabul edilmiş olmaktadır. Oy pusulasındaki imzayı incelemeye tabi tutan eyalet sayısı 32 olup maalesef bu eyaletlerden 28'inde imzanın pusulada ismi kayıtlı kişiye ait olup olmadığı hususu imza sahteciliği konusunda hemen hiç eğitimi olmayan seçim görevlileri tarafından ve sadece birkaç saniye süren bir tetkikle yapılmaktadır. Üstelik pusuladaki imzanın karşılaştırılması sıklıkla sadece sistemde bulunan ehliyet gibi belgelerde yer alan tek bir imzayla yapılmak zorundadır. Bu tasnif sırasında da ehliyetsiz kişiler tarafından inceleme yapıldığından 'yanlış kabul' ihtimali yüksekse de daha vahim olanı ve daha sık rastlananı imza pusula sahibine ait olmasına rağmen seçim görevlisi tarafından kabul edilmemesi, yanlış ret durumudur."
Aşıcıoğlu, bazı eyaletlerde imza denetiminin DMV ile pusuladaki imza taranarak sistemdekiyle otomatik olarak karşılaştırılarak daha hızlı yapıldığını, bunun da diğer bazı çekinceleri olduğunu, özellikle net okunmayan, kötü taranmış imzalar nedeniyle ciddi bir sınırlaması bulunduğunu kaydetti.
"Oy sahibinin, hür iradesinin sandığa yansıtılmadığı gerekçesiyle açtığı birçok dava var"
Prof. Dr. Faruk Aşıcıoğlu, "Bazı eyaletlerde oy pusulasına atılan imzanın sistemde kayıtlı olana benzemediği gerekçesiyle reddedilmesi halinde oy sahibine bu durumu bildirerek bu oyun kendisine ait olduğunu kanıtlaması için fırsat sunulmakta, bazı eyaletlerde ise buna olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle oy sahibi tarafından hür iradesinin sandığa yansıtılmadığı gerekçesiyle açılmış eski seçimlere ait birçok dava vardır. Üstelik oy sahibine oyunu teyit etme fırsatı sunulsa bile bireyin oyunun ne olduğu en azından seçim görevlileri tarafından bilinmiş olacağından bu durumun ciddi anlamda gizlilik ihlali olacağı açıktır." ifadelerini kullandı.
Kontrolün seçim görevlileri tarafından yapıldığı eyaletlerin bir kısmında (Colorado, Florida, Michigan, Oregon, Washington, West Virginia'nın bu konuda bir eğitim materyali bulunduğu bildirilmektedir.) denetimi yapacak görevliye kısa bir eğitim verildiğini belirten Aşıcıoğlu, bu eğitimin görevlinin kendisine olan güvenini temelsiz yere artırarak yarardan çok zarara yol açabileceğini söyledi.
Aşıcıoğlu, "Adli bir vakada bir imzanın aidiyeti incelendiğinde, bu incelemenin, bu konuda teorik eğitimini tamamlamış, en az üç yıl, ciddi bir iş akışı ve iş çeşitliliği olan adli belge laboratuvarında, bizzat dosyaya imza atmak suretiyle çalışan birisi tarafından yapılması beklenirken, tek bir oyun bile hayati önem arz ettiği bir seçimde oyların geçersiz sayılmasının, çöp kutusuna oyları atmaktan bir farkı olmadığını düşünmekteyim." değerlendirmesinde bulundu.
"2018'de postayla gelen oyların yüzde 1,4'ü çeşitli nedenlerle sayılmamış"
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Faruk Aşıcıoğlu, postayla oy kullanımının çıkış amacının yaşlı, hasta ve engelli vatandaşlar olduğu düşünüldüğünde bunların imzalarının, hastalığı, kas sistemi, kullandığı ilacın ve yaşının tesiriyle sistemdekinden farklı olabileceğini söyledi.
Vatandaşın uygun olmayan zeminde ve pozisyonda imza atmasının, imzanın harici görünümünü deneyimsiz birisi tarafından anlaşılamayacak ölçüde etkileyebileceğini dile getiren Aşıcıoğlu, şöyle konuştu:
"Bu durumu ancak deneyimli bir adli belge inceleme uzmanı fark edebilir. Ancak 2020 seçimlerinde pandeminin etkisi ile her kesimden, her yaş ve eğitim düzeyinden kişinin bu yöntemle oy kullanmakta olduğu bildirilmektedir. Bu durumda eğitimli ve imza atmaya alışkın bireylerin imzaları daha tutarlı ve karakteristik olmaya eğilimli iken, eğitim düzeyi düşük, sık imza atmayan, imza becerisi gelişmemiş bireylerin attığı imzalar, basit ve çok değişken olacak, bu da oyun 'yanlış ret' olarak değerlendirilmesine yol açabilecektir. Eski seçimlerde postayla gelip imza uyuşmazlığı nedeniyle reddedilen oy sayılarının seçimin sonucunu etkileyecek orana ulaşabildiği bildirilmektedir. Örneğin, 2018 seçimlerinde ulusal düzeyde postayla gelen oyların yüzde 1,4'ü çeşitli nedenlerle sayılmamış olup bunlar arasında imza uyuşmazlığı nedeniyle sayılmayan oy oranı yüzde 15,8'dir. Daha açık anlaşılması açısından 2018 seçimlerinde Florida'da ABD senatosunda bir koltuk kazanmaya yetecek sayıda oy (10.033 oy) bu nedenle sayılmamıştır."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com