Yemen
ABD Başkanı Donald Trump'ın koltuğundan ayrılmasına sayılı günler kala yaptığı hamlelerden İran destekli Husiler de payını aldı. Washington yönetiminin, Husileri terör örgütü ilan etme kararının ardından gözler hareketin lideri Abdulmelik el-Husi'ye ve hareketin siyasi geçmişine çevrildi.
ABD Başkanı Trump, görevini yeni Başbakan Joe Biden'a devretmeden önce İran ve onun bölgedeki uzantılarına yönelik sert yaptırım kararları almaya devam ediyor. İran karşıtı dış politikanın bir devamı olarak ABD, dün Yemen'deki Husilerin ve onun bazı liderlerinin terör listesine alındığını duyurdu.
ABD Dışişeri Bakanı Mike Pompeo, örgütün yöneticileri Abdulmelik el-Husi, Abdulhalık Bedreddin el-Husi ve Abdullah Yahya Hakim'in "terörist" ilan edileceği bilgisini paylaştı.
Abdulmelik el-Husi kimdir?
Yemen'in kuzeyindeki Sada ilinde 1979 yılında dünyaya gelen Abdulmelik el-Husi, Sünni mezhebine en yakın Şii kolu olarak bilinen Zeydî mezhebinin ülkedeki önemli isimlerinden Bedreddin el-Husi'nin oğlu.
Okula gönderilmeyen ve bu nedenle herhangi bir diploması da bulunmayan Abdulmelik, babasından İslami ilimleri tahsil etti. Bedreddin el-Husi, Zeydî mezhebini öğretmek için onu Sada kırsalı ve bölgelerine yaptığı seyahatlerde yanında götürürdü.
Abdulmelik el-Husi, 1990'da Sada'dan ayrılarak, daha sonra "Ensarullah" olarak bilinecek "Şebab Mumin Hareketi"nin kurucusu ağabeyi Hüseyin ile çalışmak üzere başkent Sana'ya gitti.
Yemen hükümet güçleri tarafından "devlete isyan için silahlı bir örgüt kurma ve cumhuriyet sistemine karşı çıkma" suçlamalarıyla öldürülen ağabeyi Hüseyin'in yerine, 2004 yılında Hareketin başına geçen Abdulmelik, Sada'da 2005-2010 yıllarında hükümet güçleriyle 5 çatışmaya girdi.
Bu süre içinde Abdulmelik el-Husi'nin yüzü bilinmiyor, hedef alınma ihtimallerinden kaçınmak için medyadan uzak duruyordu.
Husiler, 2011 halk devrimi sırasında güçlerini artırdı
Yemen'de 2011 yılında başlayan Ali Abdullah Salih karşıtı halk gösterileri, Husilere siyasi varlıklarını güçlendirebilecekleri fırsatlar oluşturdu.
Husiler, liderlerinin yönlendirmeleriyle protestolara katıldılar ve başta Sana olmak üzere büyük şehirlerdeki meydanlarda çadırlar kurdular.
Gösterilerde, 2005-2010 yıllarında Ali Abdullah Salih güçleriyle girdikleri ve binlerce kişinin ölüp, yaralandığı, altyapının ve tarım arazilerinin tahrip edildiği çatışmaları, "Sada meselesi" adı altında gündeme getirdiler.
Sada meselesi ile 2013 yılında düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı'na katılan Husiler, başkent Sana'da siyasi güçlerini artırmaya başladı.
Öte yandan, Abdulmelik el-Husi'nin 2012 yılında kurduğu El-Mesire kanalı, Husilerin, fikirleri ve inançlarının propagandasını yapmak için kullandığı bir araç haline geldi. Bu kanal ayrıca, Abdulmelik el-Husi'nin de ekranlara çıkarak "vaaz" verdiği ve siyasi açıklamalar yaptığı bir platform oldu.
Abdulmelik Husi'nin, genellikle İran liderlerinin ve Lübnan "Hizbullah" örgütünün söylemlerini taklit ederek yaptığı bu konuşmalar, ABD, İsrail ve Suudi Arabistan'a karşı düşmanlık ifadeleriyle doluydu.
Diğer taraftan, konuşmalarına kutsiyet atfeden ve saygıyla dinleyen takipçileri de Abdulmelik'e büyük bir sadakat duyuyordu.
Başkent Sana'nın ele geçirilmesi
Husilerin bugün elde ettikleri güce doğru ilk adımları ise Abdulmelik el-Husi'nin, 2014 yılında destekçilerine hükümetin petrol fiyatlarını yükseltmesi sonrası başkent Sana'ya ilerleme yönünde verdiği talimatla atıldı.
Ülkenin merkezine doğru ilerlemeye başlayan Husiler 19 Eylül'de başkent Sana'ya saldırdı. 21 Eylül'de şehrin içlerine giren ve önemli noktalar ile hükümet binalarını ele geçiren Husiler, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'yi de ev hapsine mahkum etti. Cumhurbaşkanı daha sonra bu çemberi kırarak, geçici başkent ilan edecekleri Aden'e gitti.
Husi lider Abdulmelik, 8 Ekim 2014'te yaptığı açıklamada, yaşananları "halk devrimi" olarak niteledi. Cumhurbaşkanı Hadi'nin yönetimindeki Yemen hükümeti ise olayların, "İran'ın ülkeyi istila için verdiği desteğin bir sonucu" olarak yaşandığını belirtti.
Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Mart 2015'te Husilere karşı Yemen hükümetine destek vermek için ülkeye girdi.
- ABD'nin kararı BM'nin barış çabalarını çıkmaza sokabilir
ABD'nin Husileri ve onun bazı liderlerini terör listesine alma kararı, Birleşmiş Milletlerin (BM) 6 yıldır devam eden savaşı bitirecek siyasi bir çözüme ulaşma çabalarını çıkmaza sokabilir.
Washington yönetiminin bu kararı, Yemen siyasi sahnesinde etkili bir aktör olma fırsatı yakalayacakları ve kazanımlar elde edecekleri bir çözüme ulaşmayı bekleyen Husi lider ve hareketi üzerinde karanlık bir gölge oluşturacak.
İnsani yardım kuruluşları da ABD'nin aldığı kararın, dünyadaki en büyük insani krizlerden birinin yaşandığı ülkede çatışmaların ve yıkımın artmasına neden olabileceği uyarısında bulunuyor.
Trump yönetiminin aldığı bu karara karşı çıkan ABD'li Demokrat Parti milletvekilleri de kararın Yemen'de barışçıl bir çözüme ulaşma çabalarını baltalayacağını söylüyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com