CARACAS (AA) - Venezuela'da sosyalist Nicolas Maduro yönetimini devirmek için askeri müdahale tehdidinde bulunan ABD'nin, hem doğrudan işgaller hem de desteklediği darbelerle 1898'den bu yana Latin Amerika'da kanlı bir geçmişi var.
On binlerce kişinin katili olan diktatörlerin yanı sıra terör örgütleri, aşırıcı ve antidemokratik hareketlere de destek veren ABD'nin tüm bu müdahalelerindeki amacı, ekonomik çıkar sağlamak ve Latin Amerika'yı tamamen kontrol etmekti.
Venezuela'da muhalefete sınırsız destek veren ABD, 23 Şubat'ta ülkeye "insani yardım" girişinde başarısız olunca, bir kez daha tehditte bulundu.
ABD Başkanı Donald Trump, defalarca Venezuela'ya asker göndermeyi seçeneklerden biri olarak gösterirken, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da dün yaptığı açıklamada, "Maduro'nun günlerinin sayılı olduğundan eminim." dedi.
ABD basınına konuşan bir Amerikalı yetkili, Başkan Yardımcısı Mike Pence'in bugün Kolombiya'da katılacağı Lima Grubu toplantısında "somut adımlar" ilan edeceğini duyurdu.
Her 3 yılda bir hükümet yıkıldı
Washington'dan gelen bu askeri müdahale tehditleri, ABD'nin hem doğrudan işgaller hem de desteklediği darbelerle Latin Amerika'da katliamlara varan kanlı geçmişini akıllara getirdi. 1898'den bu yana yaptığı müdahalelerle onlarca kez yönetim değişikliğine neden olan ABD, böylece neredeyse her 3 yılda bir hükümetin yıkılmasına yol açtı.
Amerikalı Profesör John H. Coatsworth'un "ABD Müdahaleleri" başlıklı yazısına göre, doğrudan müdahalelerde ABD askerleri, ajanları, Washington adına çalışanlar rol aldı. Dolaylı müdahalelerde ise asıl rolü yerel aktörler oynasa da ABD hükümetlerinin desteği olmadan ya harekete geçemediler ya da başarı olamadılar.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, bu müdahalelerden bazıları şöyle:
Küba ve Porto Riko
ABD, kıtadaki ilk müdahalesini Porto Riko ve Küba'da yaptı. Washington yönetimi, İspanya sömürgesindeki Porto Riko ve Küba'yı 1898'de işgal etti. T
arihe İspanyol-Amerikan Savaşı olarak geçen ve 1902'ye kadar süren müdahalenin etkisi sonraki yıllarda da sürdü.
1906'da Küba'nın ilk seçilmiş Başkanı Tomas Estrada Palma'yı deviren ABD, adayı 1909 yılına kadar yöneten bir işgal hükümeti kurdu.
1917'de Küba'yı bir kez daha işgal eden ABD, 1923'te aşamalı olarak geri çekildi. Küba zaman içinde bağımsızlığını kazansa da Porto Riko halen ABD kolonisi.
Kolombiya
Fransızların atıl bıraktığı Panama Kanalı projesini devralmak isteyen ABD, Kolombiya'dan ret cevabı alınca ayrılıkçı güçlere destek vermeye başladı.
Kolombiya'dan 1903'te ayrılan Panama'yı ilk tanıyan ülke olan ABD, çok istediği kanal projesini 1914 yılında tamamladı. ABD, Panama'da etkisini, kurduğu hükümetlerle sürdürürken ülkeyi ikiye ayıran ancak herhangi bir kazanç getirmeyen kanal yüzünden Amerikan karşıtlığı da arttı.
Panama'nın işgali
Ulusal Savunma Güçlerinin başına 1982'de geçen ve Panama'yı fiilen yönetmeye başlayan eski CIA ajanı General Manuel Noriega, ABD ile arasının açılması sonrası hedef haline geldi.
ABD destekli Devlet Başkanı Eric Artura Delvalle'nin 1988 yılında görevden alınması üzerine Beyaz Saray mali ve diplomatik savaş başlattı. Bu adımı, ABD birliklerinin 20 Aralık 1989'da Noriega'yı devirmek için ülkeyi işgal harekatı takip etti.
25 binden fazla askerin katıldığı işgal neticesinde Noriega teslim olurken, ülkede de yönetime Guillermo Endara Galimany geldi.
Nikaragua
Washington'ın 1912'den 1933'e kadar Nikaragua'yı işgali, ABD ordusunun 1898'den 1934'e kadar çeşitli Latin Amerika ülkelerine müdahale ettiği "Muz Savaşları"nın bir parçası olarak gerçekleşti.
ABD'nin bu işgaldeki amacı, Karayip Denizi'ni Pasifik Okyanusu'na bağlayan Nikaragua Kanalı'nı başka ülkelerin yapmasını engellemekti. ABD, 1926'de muhafazakar hükümet ve liberal güçler arasında başlayan iç savaşa dahil oldu.
Muhafazakar hükümet güçlerinin yenilmesi sonucu 1927'de ülkeye müdahale eden ABD, liberalleri mağlup ederek kendi yönetimini kurdu ve 1933'te Nikaragua'dan ayrıldı.
Ülkeye 1981'de bir kez daha dönen ABD, solcu hükümeti devirmek isteyen aşırı sağcı terör örgütü Contra güçlerine destek verdi. ABD'nin desteği Kongrenin yasaklamasına rağmen sürdü. Bu savaş neticesinde en az 30 bin kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
Meksika
ABD, Meksika Devrimi sırasında oligarşiyi yıkmak isteyen, aralarında Pancho Villa ve Emiliano Zapata'nın da olduğu devrimcilerle savaşmak için birlikler gönderdi.
Ülkeyi 30 yıldan uzun süre kontrol eden diktatör Porfirio Diaz yönetimine arka çıkan Beyaz Saray, bu ilişkiyi korumak için 1913'te Francisco Madero'ya karşı yapılan kanlı darbeye destek verdi ve General Victoriano Huerta'yı devlet başkanı olarak göreve getirdi.
Beyaz Saray'a Woodrow Wilson gelince Huerta'ya verilen destek çekildi ve silah ambargosu uygulandı. Huerta'ya silah sevkiyatının önlenmesi için 21 Nisan 1914'te Veracruz limanı işgal edildi.
Aynı yıl 23 Kasım'a kadar süren işgalle Huerta devrilirken Venustiano Carranza yönetime geldi.
Haiti
ABD ordusu, Haiti'deki ekonomik çıkarlarını korumak için 1915 yılında bu ülkeyi işgal etti. Diktatör Jean Vilbrun Guillaume Sam'e arka çıkan, köleliğe destek veren ve Kuzey Amerika şirketlerinin binlerce dönümlük araziye el koymasına yardımcı olan ABD'nin işgali sırasında binlerce kişinin öldüğü belirtiliyor. ABD, 1934 yılında kendisine sadık bir ordu bırakarak ülkeyi terk etti.
Ülkeyi 1994 yılında bir kez daha işgal eden ABD, Jean-Bertrand Aristide'nin darbe ile devrilmesinin ardından "demokrasiyi korumak" için müdahalede bulundu. Operasyon, General Raoul Cedras'ın ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanırken, ABD ve Birleşmiş Milletler askerleri bir süre daha Haiti'de kaldı.
Guatemala
ABD, 1944 Guatemala Devrimi'nden önce hüküm süren seçkinlere iktidarı geri kazandırmak için demokratik seçimlerle başa gelen Devlet Başkanı Jacobo Arbenz'e karşı 1954 yılında PBSUCCESS kod adlı CIA darbesi tertipledi.
Bu darbe neticesinde başkanlığını Albay Carlos Castillo Armas'ın yaptığı askeri cunta başa gelirken, ABD de ülkede ekonomik ve askeri çıkarlarını yeniden kazandı.
Dominik Cumhuriyeti
20-30 bin kişinin ölümünden sorumlu tutulan ABD destekli diktatör Rafael Leonidas Trujillo'nun 1961 yılında suikasta uğramasının ardından, 1962 yılında yapılan demokratik seçimleri Juan Bosch kazandı. Ancak dönemin ABD yönetiminin, komünizm konusunda yeteri kadar sert olmamakla suçladığı Bosch, ertesi yıl devrildi.
Bosch'u yeniden iktidara getirmek için 1965 yılında başlayan isyana ABD, emrindeki Dominik Cumhuriyeti generalleri ile müdahalede bulundu. Ancak istediği başarıyı elde edemeyen ABD, ülkeyi 40 binden fazla askerle işgal etti.
1966 yılında yapılan seçimlerde iktidara ABD yanlıları gelirken, 1980'de gizliliği kalkan belgelerde seçimlerin özgür olmadığı görüldü.
Grenada
Sosyalist Maurice Bishop, ada ülkesi Grenada'da yönetimi kansız bir darbeyle 1979'da ele geçirdi. Gelişmeden memnun olmayan ABD, Grenada'nın Sovyetlerin etkisine gireceği korkusuyla ülkeyi 1983'te işgal etti. Bunun sonucunda Bishop öldürülürken, ada ABD'nin etkisi altında girdi.
Darbeler
ABD bu müdahalelerin yanı sıra Bolivya (1944, 1963, 1971), Brezilya (1964), Şili (1973), Arjantin (1976), Küba (1934), Dominik Cumhuriyeti (1914, 1963), El Salvador (1961, 1979), Guatemala (1963, 1982, 1983), Guyana (1953), Honduras (1963), Meksika (1913) ve Panama'da (1941, 1949, 1969) çok sayıda darbeyi destekledi.
Beyaz Saray, çok sayıda eli kanlı diktatörün yanı sıra aşırıcı ve antidemokratik hareketlere destek verdi. ABD'nin bölgede başarısız kalan çok sayıda girişimi de oldu.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com