Antalya
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından, Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla düzenlenen festival, film söyleşileriyle devam ediyor.
Filmin yönetmeni Atalay Taşdiken ile oyuncular Mustafa Usta ve Özge Gürel, dün gösterimi yapılan filmle ilgili izleyici sorularını yanıtladı.
Yönetmen Taşdiken, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) döneminde gerçekleştirilen festivalin ilk film gösterimini ve ilk söyleşisinin kendilerine denk geldiğini belirterek filmi izleyenlere ve söyleşiye katılanlara teşekkür etti.
Kar Kırmızı'nın yönettiği dördüncü film olduğunu ifade eden Taşdiken, her bir filminin türünün birbirinden farklı olduğunu söyledi.
Bir yönetmenin sürekli bir arayış içerisinde olması gerektiğine değinen Taşdiken, yazan, çizen ve yöneten kişilerin hikaye anlatma şekilleri denemesi ve fikirler aramasının kendisine doğru geldiği için o yoldan gittiğini dile getirdi.
Filminin türünün "Türk Western" olduğunu ifade eden Taşdiken, "Bildiğimiz, klasik anlamdaki Amerikan western filmlerine bir benzetme çabasında değiliz. Ancak örtüsü, insan tepkileriyle bu topraklara ait bir western demek bence yanlış olmaz." diye konuştu.
Taşdiken filmin erkek karakter oyuncusunu, aynı zamanda yakın arkadaşı Mustafa Usta'yı düşünerek yazdığını belirterek "Mustafa da beni yanıltmadı. Çok hayal ettiğim bir oyunculuk yaptı." dedi.
"Zorlayıcı bir zamandı"
Oyuncu Mustafa Usta da yönetmen Taşdiken'in hayalini gerçeğe dönüştürdükleri için mutlu olduklarını söyledi.
Filmde, kendisini hocasına teslim ettiğini anlatan Usta, şunları kaydetti:
Çünkü o filmini bana teslim etti, ben de kendimi ona teslim ettim. Böyle kolektif bir şey oldu. O samimiyette sanıyorum filme geçti. Çünkü, çok fazla duygu geçişi olan, çok da fazla alışmadığımız bir erkek kahramanın, Yusuf karakterinin, yeni bir çözümlemesi, yeni bir karşılığını oluşturduk. Zorlayıcı bir zamandı. Ama filmler yönetmenlerin çocukları. O çocukları nasıl yaratmak istiyorlarsa, onun içinde bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz. Oyuncunun çoğu zaman bu tür yönetmen filmlerinde bunu yapması lazım. Çünkü, tabi olduğunuz zaman sizi çok doğru bir yere doğru yönlendiriyor."
Oyunculardan Özge Gürel ise film öncesinde çok fazla soru soran bir oyuncu olduğunu, aldığı cevaplardan sonra kendisini yönetmene teslim ettiğini belirtti.
Yönetmen Taşdiken'in tüm sorularına açık yüreklilikle yanıt verdiğini aktaran Gürel, bu sayede aralarında güven oluştuğunu söyledi.
Filmdeki karakteri birçok örneğinin çevresinde olduğunu, o yüzden karakteri oynarken hiç zorlanmadığını ifade eden Gürel, böyle bir filmin içerisinde olmanın kendisi için çok kıymetli olduğunu dile getirdi.
"Ölü Ekmeği" adlı yarışma filminin söyleşisi gerçekleştirildi
57. Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında gösterimi yapılan "Ölü Ekmeği" adlı yarışma filminin söyleşisi gerçekleştirildi.
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından, Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla düzenlenen festivalde dün gösterimi yapılan "Ölü Ekmeği" filminin yönetmeni Reis Çelik ile oyuncular Mustafa Usta, Dilan Aksüt ve Şilan Düzdaban izleyicilerin sorularını yanıtladı.
Çelik, geleneksel müziğin ustası olma hayalini kuran küçük bir çocuğun hikayesini konu edinen filminde, aşıklık kültürünü anlatmaya çalıştığını söyledi.
Aşıklık kavramının bir Türk kültürü olduğuna vurgu yapan Çelik, insanı diğer canlılardan ayıran temel şeyin, söz üretmesi olduğunu dile getirdi.
Kitap ve şiir yazdıran, aşk denilen kavramı destanlaştıranın, insanın yarattığı söz olduğunu aktaran Çelik, şöyle konuştu:
"Sözle biz insan olduk. Aşıklık kültürü binlerce yıl, insanlığın birbirine ulaşmasını sağlayan temel kavram. Aşıklık kültürü, destan anlatıcılığıdır. Bunu biz çabuk atlayıp geçmeye başladık. Dejenere olmaya başladık. Günümüz internet çağına geldiğimizde de söz kültürünün hızla inmeye başladığını gördük. Telefonla mesajla 'Ok' yazıyoruz, olay tamam oluyor. Karşı bir fikir söylendiğinde, 'Sen ne düşünüyorsun?' denildiğinde o da 'Aynen' diyor. Söz bu kadar basitleşti, insanın gündeminden çıktı."
"Aşıklık kültürü bir üniversite gibiydi"
Çelik, aşıklık kültürünün günümüzde artık çok yaygın olmadığına işaret ederek, "Aşıklık kültürü bir üniversite gibiydi. Profesör olamıyorsunuz ama bir aşık çırağına el verecek ki o da belli bir aşamadan sonra 'Ben aşığım' diye ortaya çıkabilsin." dedi.
Oyunculardan Şilan Düzdaban, filmde coğrafyanın çok büyük bir etken olarak ortaya çıktığını, senaryoda en çok dikkati çekenin fakirlik ve hiç paradan söz edilmemesi olduğunu anlattı.
Mehmet Usta da günümüzün bir ozanı olan yönetmen Reis Çelik'in sözü sinemaya kendi üslubuyla aktardığını dile getirdi.
Oyuncu Dilan Aksüt ise Çelik'in alışılmışın dışında bir yönetmen ve çok iyi hikaye anlatıcısı olduğuna dikkati çekti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com