İstanbul
Karaköy'de yaklaşık 5 asırdır varlığını sürdüren tarihi Kurşunlu Han, tornacıların ve hırdavatçıların yanı sıra sanatçıların atölye faaliyetlerine de ev sahipliği yapıyor.
Son birkaç yıldır dönüşüm içerisinde olan hanın bazı odaları cıvata ve hırdavat deposu olarak kullanılırken, bazı odalarında ise tornacıların ve kaynakçıların dükkanları bulunuyor.
Uzun yıllar sadece tornacılara ve hırdavatçılara ev sahipliği yapan Kurşunlu Han'da artık sanatçılar da resim, mimari, tasarım, heykel ve seramik gibi farklı alanlarda atölye faaliyetlerini sürdürerek, biribirinden güzel eserler üretiyor.
Martı sesinden ilham, tornacıdan malzeme alıyor
4 yıl önce hana gelen Çini ve Seramik Sanatçısı Gülen Kesova, yaptığı açıklamada, bir öğrencisinin tavsiyesi üzerine Kurşunlu Han'ı keşfettiğini ve ardından atölyesini buraya taşıdığını söyledi.
Hanı çok beğendiğini ifade eden Kesova, "Çok hoşuma gitti. 'Tam hayalimdeki yer.' dedim. Fakat buraya bir girdik, dışarıdan içerisi görünmüyor. Cam yok, harabe halinde, yerler dökülmüş, çok kirli, terk edilmiş.
Burada her sanatçı dükkanını düzenledi. Ufak tefek temizlik işleri yaptı. Yıkılanı tamir ettik. Isınma problemimizi hallettik." diye konuştu.
Kesova, handaki tornacılarla olan ilişkilerini şu sözlerle dile getirdi:
"Tabii ilk zamanlar geldiğimizde tornacılar bize 'Kim bunlar?' diye bakıyorlardı. Sanatçıların onların kafasında nasıl bir şey bıraktığını bilmiyorum ama bizi tanıdıktan sonra çok sevdiler.
Bir arada mutlu yaşıyoruz. Tornacılarla hiçbir sorunumuz olmuyor. Tam tersi onlardan malzeme alımı daha kolay, elimizin altında oluyor. Güzel bir şekilde çalışıyoruz, bize bir sakıncaları yok bizim de onlara. Aramızda güzel bir alışveriş oluyor. Onlar bir şeyde bize fikir soruyor, biz de gerektiğinde tornadan faydalanıyoruz."
Hanın tam sanatçıya göre bir yer olduğunu ve kendisini başka diyarlara götürdüğünü belirten Kesova, "Burada bulunmak tabii ki çok özveri istiyor. Koşullarımız biraz zor fakat seven için hiç öyle değil.
Buraya koşarak geliyorum. Çalışmalarımı yaparken martı sesinden ilham alıyorum." dedi.
Esnaf, zanaatkar ve sanatçı birbirini dönüştürüyor
3 üç yıldır handa bulunan heykel sanatçısı Nilhan Sesalan, 20 yıldır boş olan bir odayı arkadaşlarıyla birlikte restore ederek atölye haline getirdiğini anlattı.
Bir senelik uğraştan sonra hana yerleştiğini belirten Sesalan, "Karar verdikten sonra dedim ki, 'Bir sene bile kalsam burada, burada çalışmak, keyfini çıkarmak istiyorum.' Bir sanatçı olarak evet eziyetini de çekiyorum ama keyfini de çıkarıyorum." diye konuştu.
Handa komün hayatı yaşadıklarını ifade eden Sesalan, şunları söyledi:
"En çok sevdiğim şeylerden biri yıllardır burada olan esnaf. Hem esnaf hem de zanaatkarlar var. Çok seviyorum buradaki zanaatkarları. Yavaş yavaş birbirimizle etkileşimimiz de başladı. Onlar bir taraftan, 'Hayata ve çevrenize dokunuşunuz, düzenleyişiniz, daha keyifli hale getirişiniz bizi etkiliyor, dönüşüyoruz.' diyorlar. Onlar da bizi dönüştürüyor.
Bu dönüşüme kendimi hazır hissediyorum ve çok açığım. Zaten malzemeyle de çok yakından ilişkiliyim. Özellikle zanaatçıların atölyelerinde, tornacıların o maddeye dokunuşları, beni besleyen ve çoğaltan şeyler. Çok mutluyum esnafla beraber yan yana olmaktan. Etkileşimim çok iyi ve keyif verici, buranın tek tip olmasını doğrusu çok da istemezdim."
Hanın giderek daha iyi bir hal alacağını düşündüğünü dile getiren Sesalan, handa farklı etnik kökenlerden insanlarla bir arada olmaktan memnuniyet duyduğunu belirtti.
Tornacı Aydoğan Aslan ise 1975 yılında hana çırak olarak geldiğini, kalfalık ve ustalık dönemlerinin ardından kendi işinin sahibi olduğunu aktardı. Handa çalışmaya devam ettiğini belirten Aslan, "Herkes kendi işini yapıyor, geçinip gidiyoruz." ifadesini kullandı.
NOT: Bu haber, AA'nın kuruluşunun 100. yılı kapsamında iletişim fakültelerinde okuyan lisans öğrencilerine yönelik düzenlenen "Gelecek 100 Yılın Habercileri" projesi kapsamında öğrenciler tarafından hazırlanmıştır.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com