KAHRAMANMARAŞ (AA) - Türkiye'nin kentle simgeleşen lezzetlerinden "Maraş dondurması"nı büyüklerinden "kaymaklı" olarak devralıp "Mado" markasıyla bugün 100'ün üzerinde çeşidini üreterek bir dünya markası haline getiren Kanbur kardeşler, 26 ülkede damakları tatlandırıyor.
Dede Mehmet ve baba Yaşar Kanbur'dan mesleği 4 masanın sığdığı 25 metrekarelik alandan devralan Mehmet Sait, Atilla ve Erdal Kanbur'un hikayeleri 1850'ye dayanıyor.
Dedelerinin vefatının ardından babaları Yaşar Kanbur tarafından sürdürülen mesleklerine, babalarının "Ben gittikten sonra ağabeyinizi baba bileceksiniz" vasiyetiyle ağabey Mehmet Sait Kanbur'un öncülüğünde devam ettiren üç kardeş, 1962'de Yaşar Pastanesi'ni kurarak Mado'nun temellerini attı.
O dönem ilgi gören "Roma dondurması"nın varlığından rahatsızlık duyan kardeşler, hem kenti hem de Maraş dondurmasını dünyaya tanıtmak için yoğun gayret gösterdi. Kanbur kardeşler, dondurma fıçısıyla ve kaşık şovlarıyla dünyanın farklı ülkelerindeki fuarlarda yaptıkları tanıtım faaliyetleriyle "Maraş dondurması"nı dünya genelinde bilinir hale getirdi.
Dede ve babalarından "kaymaklı" olarak devraldıkları dondurmayı şimdi 100'ün üzerinde çeşitle 4 kıtada 26 ülke ve 400 şubeye ulaştırarak başarı hikayesi yazan kardeşler, önümüzdeki yıllarda hem ülke sayısını hem de şube sayısını artırmak için çalışmaya devam ediyor.
Dondurmayı doğal ham maddelerden üretmek için çiftlik kurarak keçi sütü üretimi yapan ve salep için orkide yetiştiren Kanbur kardeşler, dünya markası haline getirdikleri Mado'nun başarı hikayesiyle gurur duyuyor.
"İki yumurta verilir, çocuk öyle dondurma yerdi"
Mado Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sait Kanbur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 170 yıl önce başlayan dondurma serüvenlerini dördüncü kuşak olarak devam ettirdiklerini söyledi.
Geçmişte dondurmanın saraylarda sadece "karsambaç" olarak tüketildiğini, sonrasında ise mevsimlik olarak yenildiğini dile getiren Kanbur, şunları anlattı:
"Sadece saraylarda olan yiyecekti. Tabii Kahramanmaraş'ın saraylı oluşu önemliydi. Çünkü biz saraya üç gelin verdik. Kahramanmaraş bu işin altyapısına uygun bir şehirdi. Kışın yağan karlarınızı gömüyorsunuz baharda ihtiyaç oldukça alıyorsunuz. Hatta biz bunlara karcılar diyoruz. Eskiden her mahallenin bir karcısı, her sokağın bir dondurmacısı vardı. Çünkü insanlar o zaman bir fıçı dondurma yapardı. Para yoktu. Takas ile bu işleri yaparlardı. İki yumurta verilir, çocuk öyle dondurma yerdi."
"Dondurma ağacının kökü bizleriz"
Seyyarlıktan dükkanlara geçilmesiyle kendilerinin de 25 metrekarelik bir yerde bu işe başladığını dile getiren Kanbur, şöyle devam etti:
"Büyüklerimden 4 masayla bu işi aldım. Çırağımız yoktu, kendimiz tüm işleri yapardık. Annemiz sütü pişirir, babam dükkanda dondurmayı yapar, biz de çıraklık ederek dondurmayı satardık. Sonra 'Bu dondurmayı dünyalık yapacağız' dedik. O zamanlar Roma dondurmasının sesi geliyordu. Bize bu ses garip geliyordu. Biz Anadolu'da yaşayan insanlar olarak bu işe el attık. Üç kardeş olarak ciddi bir mücadeleye başladık. Dondurma ağacının kökü bizleriz. Türk dondurmasını sırtladık, dünyaya götürdük. Biz insanlara model olduk ve halen model olmaya çalışıyoruz."
Mehmet Sait Kanbur, dondurmayı önce komşu illere satmaya başladıklarını anlatarak, "Roma'nın sesi geliyorsa biz de varız' diyerek dondurma fıçısını sırtlayıp dünyanın her yerine götürdük. Dünyanın her yerine Türk dondurmasının ününü götürdük. Bu noktada markalaşmış oluyorsunuz. Bir kimliğiniz oluşuyor. Durup dururken insanlar kimlik sahibi olamaz. Kimliğiniz olması için de bir hikayenizin olması gerekiyor." diye konuştu.
Dondurma için keçi sütü ve salebin önemine dikkati çeken Kanbur, Maraş'ın geçmişteki hikayesini geleceğe anlatmaya çalıştıklarını kaydetti.
"Mado, 'Maraş Dondurması' demek"
Markalaşma serüvenine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Mehmet Sait Kanbur, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Artık Mado bir marka oldu. Biz, önce bir şehri marka yaptık. Maraş olmazsa dondurma olmaz. Dondurma olmazsa da Maraş olmaz. Mado nedir? 'Maraş Dondurması' demek. Gittiğimiz yerlerde farklı bir dondurmanın olduğunu anlattık. Yıllarca bunun mücadelesini verdik. Dünyanın farklı yerlerinde vatandaşlara 'Siz soft dondurma yiyorsunuz' dedik. Bizim dondurmamızın çatal bıçakla yendiğini, sündüğünü, çengelde asıldığını gösterdik. Biz farklı ürün gösterdik. Bunları hem insanlara tattırarak hem de gösterilerle anlatmaya çalıştık. Şu anda 26 ülkede Türkiye'nin, Kahramanmaraş'ın ve Mado'nun bayrağı dalgalanıyor. Çin seddini aşıp surlarına Türkiye'nin ve dondurmanın bayrağını diktik. Halen mücadele veriyoruz. Bunlar anlatılmayan şeyler, sadece yaşanır."
Kanbur, yıllar önce kentte dondurma tüketiminin 23 Nisan'da başlayıp 29 Ekim'de sona erdiğini hatırlatarak, "Biz, 'ecdadımız kışın karsambaç yerdi' diyerek bunu değiştirdik. 'Kışın, haftada bir gün dondurma bulunur' dedik. 'Kışın dondurma olur mu' diye garipsendi. Şimdi ise dondurmanın kışın da yeneceği görülmüş oldu." şeklinde konuştu.
Kanbur, başarılarının sırrının sevgi ve saygı olduğunu, bu sırrın ne yazıldığını ne de okunduğunu çünkü başarının yaşanması gerektiğini kaydetti.
"Türkiye'de 'franchise' sistemini biz oluşturduk"
İnsanların farklı şekilde pazara girdiğini ve dünyanın artık bir bütün haline dönüştüğüne dikkati çeken Kanbur, şunları kaydetti:
"4 masa ile işe başladım. Babamın çırağı yoktu. Kardeşlerimle beraber 3 kişi çalıştık. Şu anda 5 bin çalışan var. Tabii, durup dururken bu olmuyor. Bir risk alıyorsunuz. Benim işletmelerim 24 saat çalışıyor. Birinin ağzına taş değse sorumluluk alıyorsunuz. Sorumluluk almasını bileceksiniz. Bunu sağlarsanız gerisi kolay. Bugün sektörümüzde Avrupa'nın en büyüklerinden birisiyiz. Biz sadece ürün vermiyoruz. Bir sistemi beraberinde veriyoruz. 'Al, dondurmayı sat' demiyoruz. Dondurma nasıl satılır, nasıl muhafaza edilir, pazarın durumu nedir, eğitimi, lojistiği ile bunların hepsini sistem olarak veriyoruz. Bu şekilde büyüyoruz. Zaten Türkiye'de bu 'franchise' sistemini de biz oluşturduk."
Mehmet Sait Kanbur, babasından "kaymaklı" olarak devraldıkları Maraş dondurmasında bugün 100'ün üzerinde çeşide ulaştıklarını anlatarak, insanların alışkanlıklarına göre ürün geliştirmeye çalıştıklarını, 10 yıl içerisinde bin mağaza hedefine ulaşmak istediklerini sözlerine ekledi.