Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişiminde cuntacı askerlere karşı verdikleri amansız mücadele sonucu hayatını kaybeden şehitlerin emaneti "kanadı kırık" yetim çocuklar, 4 yıldır büyük bir acı, özlem ve gururla hayatlarını sürdürüyor.
TSK'ye sızan FETÖ üyeleri tarafından gerçekleştirilen darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen, o gece asker üniforması giyen terör örgütü üyelerinin kurşunlarıyla anne babaları şehit olan çocukların acısı dinmiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz gecesi televizyondan yaptığı "Sokaklara çıkın." çağrısı üzerine, Türk milleti yekvücut olarak, FETÖ'nün kalkışmasına karşı büyük bir mücadele ortaya koydu.
Milli iradeye sahip çıkmak için sokaklara dökülen binlerce vatandaştan bazıları, darbeci askerlerin kurşunlarıyla vurularak ya da tankların altında ezilerek şehadete, bazıları da gazilik mertebesine ulaştı. Kimi genç, kimi çocuk, kimi bebek, kimi henüz anne karnında...
Türk siyaset tarihine kara bir leke olarak kazınan 15 Temmuz darbe girişimi, birçok insanı ailesinden, çocuklarından, annelerinden, babalarından ve eşlerinden kopardı.
O gece, cuntacılara karşı sokağa çıkıp tank paletlerine ve helikopterlerden atılan hain kurşunlara karşı bedenlerini siper eden 11'i kadın 251 vatandaş şehadete uğurlandı.
FETÖ'nün Türkiye'yi kana buladığı gecenin en çok acı çeken ve mağdur olan kesimlerinden biri de hiç şüphesiz, darbeci askerlere karşı direnen anne ya da babasını şehit veren çocuklar...
Kimi henüz bebekken kimi ebeveynlerine en çok ihtiyacı olduğu çocukluk çağında, kimi de başarılarını, mutluluklarını ve hüzünlerini onlarla paylaşmaya ihtiyaç duyduğu genç yaşlarında, anne babasına veda etmek zorunda kaldı. Kimi şehit çocukları da vardı ki henüz annesinin karnındayken yetim kalarak, babası olmadan dünyaya gözlerini açtı.
FETÖ, 378 çocuğu anne ya da babasından kopardıAA muhabirinin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerinden derlediği bilgiye göre, İstanbul'da en büyük can kaybının yaşandığı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Çengelköy, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin önü ve Atatürk Havalimanı ile birçok noktada 3'ü kadın 99 vatandaş şehit oldu. Hain kalkışmada 155 çocuk yetim kaldı. Çocukların 9'u annesine, 146'sı da babasına en zor vedasını gerçekleştirdi.
Ankara'da da en yoğun saldırının yaşandığı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Ankara İl Emniyet Müdürlüğü ile kentin birçok noktasında 8'i kadın 149 vatandaş şehadete yürüdü. Evlat sahibi 101 şehidin 220 çocuğu anne ya da babasını kaybetti. Çocukların 4'ü annesiz, 216'sı da babasız hayatını sürdürmek zorunda kaldı.
Muğla'da da FETÖ suikastçıları tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele yapılan saldırıda 2 polis şehit edildi, 2 çocuk da yetim kaldı. Balıkesir'de ise darbeci askerlerce Valiliğin önünde vurulan bir vatandaşın çocuğu babasız kaldı.
FETÖ, hain darbe girişimiyle 378 çocuğun 13'ünün annesini, 365'inin de babasını hayattan kopardı.
Ceylin 8 yaşında, Kerem Cüneyt 2 aylıkken babasına veda ettiO yetimlerden ikisi de 15 Temmuz gecesi Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde şehit olan Emniyet Amiri Cüneyt Bursa'nın çocukları 12 yaşındaki Ceylin ve 4 yaşındaki Kerem Cüneyt.
Ceylin, 8 yaşındayken babasının yokluğuyla mücadele etmeye başlarken, Kerem Cüneyt ise o zaman henüz 2 aylık olduğundan babasını hiç hatırlamıyor.
Şehit Emniyet Amiri Cüneyt Bursa'nın eşi Emine Yıldırım Bursa, AA muhabirine, darbe girişiminin olduğu gece yemek yedikten sonra küçük çocuğunu uyutmak için başka bir odaya geçtiğini, eşinin Ankara'da oturdukları polis lojmanlarının üzerinden geçen jetlerin sesini duyması üzerine kendisini "Tepemizden uçaklar geçiyor. Bir şey oluyor." diyerek uyandırdığını anlattı.
Haberde darbe girişimi olduğunu öğrendikten sonra eşinin yerinde duramadığını dile getiren Bursa, şunları kaydetti:
"Demek ki Rabb'im onu çağırdı. Ankara Emniyet Müdürülüğü Kaçakçılık Şube'de müdür yardımcısıydı. Duramadı, kendi birimine gitti. Oradan MİT lojmanlarına geçti. MİT lojmanlarındaki saldırı sırasında orada görevliydi. Beni aradı hemen. 'Çabuk evden çıkın lojmanlara saldırıyorlar. Arka yoldan annene geçin.' dedi. Çocukları aldım, anneme geçtim. O sırada Emniyet Müdürlüğü'ne geri dönmüş. Tanklar buraya gelince, tank iki TOMA'nın arasında sıkıştırmış. Orada şehit oldu."
"Çocukların tesellisi, (Benim babam kahraman)"O geceden sonra zor bir hayat sürdürdüklerini ifade eden Bursa, "Şanı, şerefi, gururu tartışılamaz. Yani bize bıraktığı gurur hiçbir şeyle ölçülemez ama yaşadığımız hayatın zorluğunu da kelimelerle tarif edemiyorum. Çocuklar için çok zor. Kanatları kırık... Babasız bir hayatta zorlanıyorlar. Onların tesellisi, 'Şehit oldu. Benim babam bir kahraman.' Onlar öyle teselli buluyorlar." diye konuştu.
Kızının çok zor bir süreç geçirdiğini belirten Bursa, şöyle devam etti:
"Kızım çok zor atlattı. Sürekli psikolojik destek aldık. Saçlarımı yolardı, 'Bir şey yap, babamı özledim.' derdi. Oğlum daha hiç bilmiyor. Oğluma hikaye kitabı okurken 'baba' kelimesi geçtiğinde onu 'ağabey' diye okuyoruz. 'Baba' kelimesi evimizde hiç geçmiyor. Bütün resimlerini kaldırdı psikolog. 'Kaldıracaksın bütün resimleri. Çünkü kızına işkence ediyorsun.' dedi. Hep destekle gidiyoruz. Çünkü farklı bir şey, sonraki aşamalarını bilemiyorsun. Bir hareket yaparken 'Kaç yıl sonra çocuğuma nasıl bir etkisi olur?' diye düşünerek öyle davranmak zorunda kalıyorsun. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Sonrasında da çok acı çekiyorsunuz. 4 yıl geçti ama zamanın hiçbir acıyı geçirdiği yok. Aynı ilk günkü tazeliğiyle duruyor. Sadece acıyla yaşamaya alışıyorsun. Yoksa hiç azaldığı yok. Zaman dört sene öncede duruyor. Her sene 'Bugün bunu yapmıştık. Bugün şunu yapmıştık.' Hep o zamanlara dönüp dönüp gidiyorsunuz."
"Evimize bayram gelmiyor"Bursa, Babalar Günü'nün çok acı veren bir gün olduğunu belirterek, "Televizyonu kapatıyoruz. Günlerce açmıyoruz. O reklamlar ne kadar acı veriyor. İnsanlar bunları neden düşünmüyorlar, anlamıyor. Bizim evimize bayram gelmiyor. Gücüm yettiğince çocukları bu özel günlerde alıp kaçırıyorum. Daha az hissetsinler o acıyı diye. Her şey 'Onlar nasıl daha az yara alır?'a endeksli." ifadelerini kullandı.
Şehit aileleri olarak bazı talepleri olduğuna değinen Bursa, şu çağrıda bulundu:
"Lütfen engelli annelerine tanıdığınız yıpranma payını, şehit anneleri ile çalışan ve çocuğu olan şehit eşlerine de tanıyın. Bunun savaşını veriyoruz. Çocuklarımız için 24 yaşına kadar yeşil pasaport veriliyor. Devlet hastaneleri ve özel hastanelerde fark ödemeden faydalanma işlemini de 24 yaşına kadar veriyor. Babaları 24 yaşında bu çocukları sokağa mı atacak? Neden 24 yaş sınırı koyuyorsunuz? Şehit ailelerine bir kereye mahsus ÖTV'siz araç alma hakkı veriyorlar ama engelli vatandaşlara tanıdıkları 5 yılda bir değiştirme hakkını vermiyorlar. Ben bunu istemiyorum ama şehit çocuğuna versin. Babasını vermiş bu devlete. Böyle bir kaç istediğimiz var. Ne olur çocuklarımızı kimsesiz bırakmayın. Kızım oyuncak ayısına babasının parfümünü sıkıp, ona sarılarak uyuyor. Bu acıyı hiç kimse yaşamasın. Bu acının karşılığında desinler ki, 'Biz sizin arkanızdayız. Senin baban canını verdi. Bir parmağını kesip kimse veremezken bu vatana, o canını hiçe saydı.' Eğitim yardımları, burslar, bu anlamda çok daha fazla destek bekliyoruz."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com