İSTANBUL (AA) - DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, finans sektörünün dünyadaki bütün alışverişleri ve hizmet sunumlarını kendi dijital platformlarında toplama gayretinde olduklarını belirterek, "Buna karşı geliştireceğimiz sistemler var. FastPay, şu an itibarıyla en çok kullanıcısı olan sistem. Buna hem devletin hem genel yapının sahip çıkması lazım." dedi.
"Finansal Metamorfoz ve Geleceğe Dönüş" temasıyla düzenlenen 10. İstanbul Finans Zirvesi'nde "Bankacılar Oturumu" düzenlendi.
Bankacılığın dijitalleşmeden en çok etkilenen sektörlerden biri olduğuna işaret eden Ateş, "Acaba sabah kalktığımızda tuhaf bir şey olacak mı endişesi herkeste var. Neden var diye düşündüğümüzde, insanoğlu duramıyor, devamlı düşünen bir yaratık. İyi düşünceler olduğu gibi karşısında da düşünceler ve geliştirmeler var. Muazzam bir kavga var aslında. Artık geliştirme, güvenlik ve operasyon anlamına gelen DevSecOps kavramı var." bilgisini verdi.
Ateş, güvenlik açığına karşı çok çeşitli yöntemler geliştirildiğini vurgulayarak, "Çeşitli yazılımlarla buna tedbirler alıyorsunuz. O kadar çok tedbir alıyorsunuz ki, bir saldırı, bir tedbir şeklinde. Bir alışveriş, bir fiş gibi. Üst üste binerek karmaşık bir yapıya doğru gidiyor sistem. Bu da daha fazla yatırım yapmanızı gerektiriyor." şeklinde konuştu.
Bulut teknolojilerinin de tüm dünyada geliştiğini ve en küçük şirketlerin bile sunuculara yılda 10 milyar dolar yatırım yaptığını belirten Ateş, "10 milyar doları kim cebinden çıkarıp ortaya koyabilir. Bu iş kolay değil. O yüzden bütün Amerika public cloud'a (herkese açık bulut) geçmiştir. Bunun artıları ve eksileri var." ifadelerini kullandı.
Ateş, finans sektörünün dünyadaki bütün alışverişleri ve hizmet sunumlarını kendi dijital platformlarında toplama gayretinde olduklarını dile getirerek, "Buna karşı geliştireceğimiz sistemler var. FastPay, şu an itibarıyla en çok kullanıcısı olan sistem. Buna hem devletin hem genel yapının sahip çıkması lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Ateş, hiçbir bankanın kimseden şifre istemeyeceğine dikkati çekerek, "Bu konularda ciddi uyanık olmamız lazım." diye konuştu.
- "Bizler esas itibarıyla risk yönetimi işindeyiz"
QNB Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras da Türkiye'nin bugün İngiltere, Almanya ve Fransa'daki bankalardan daha iyi bir hizmet verdiğini söyledi.
Aras, "Gerçek rakip sektörün içerisinde mi yoksa dışarısında mı? Bize dışarıdan bankacılığa girmek isteyen yeni bir akım var. Dolayısıyla bu konuları değerlendirmek istiyoruz. Bizler esas itibarıyla risk yönetimi işindeyiz." ifadelerini kullandı.
Bankaların çeşitli risklerle karşı karşıya olduğunu belirten Aras, şunları kaydetti:
"Klasik risklerin yanında piyasa riski, operasyonel riski, kredi risklerin dışında sürdürebilirlik konusu gündemimizde çok girmiş vaziyette. Aynı zamanda da değişimi kaçırma. Kendi işimize odaklanıp Fintek piyasada çok büyük bir pay kaptırma riskiyle de karşı karşıyayız aslında. Aynı zamanda bunun müşteri ilişkilerine ve insan kaynakları üzerine etkisi var. Türk bankacılık sektörü olarak teknolojik olarak da çok iyi bir yerde olduğumuzu düşünüyorum. 2004-2007 arası birçok banka Türkiye'de el değiştirdi.
Yabancı bankalar ortaklıklarla beraber piyasaya girdiler. Bunların hepsi belli ölçüde kurumsallaşma ve risk yönetimi konusunda bir takım şeyler getirmiş olabilirler ama teknoloji konusunda Türkiye'ye bu vesileyle dışarıdan gelen bir şeyin olduğunu pek sanmıyorum. Bu bizim bankamız için de diğer bankalarımız için de geçerli." - "Türk bankacılık sektörü müşterilerini çok iyi hizmet veriyor"
Aras, teknik alt yapı ve aynı zamanda dijitalleşme ve mobil kullanım seviyeleri, genç nüfusun bu işe adaptasyonu ile birçok faktörün de sonucunda Türk bankacılık sektörü aslında müşterilerine çok iyi hizmet verdiğini belirtti.
Aras, şunları kaydetti:
"Regülasyon ve regülatör bütün bu değişimin neresinde. Çünkü netice itibariyle bankacılık bir kanunu olan belli ayrıcalıkları olan bir sektör. Bugün isteyen banka kuramıyor, isteyen mevduat toplayamıyor. Tamamen bir regülasyon altında bir yasa ile düzenlenmiş bir sektör. Onun için belli bir ciddiyet ve disiplin içerisinde yürüyor. Bu regülasyon ve kanun aslında bir yerde kanunlar bankaları koruyor. Finteklere bu kanunlar işlemiyor. Tamam onlar bir şeyler yapmaya çalışıyor ama onların her işi yapması serbest değil. Çünkü bankalar kanunu bu işi bankaların yapacağını tanımlamış. Ama bir yandan da regülasyon bankaları bir yerden de sıkıyor. Bundan dolayı da birtakım şeyleri de yapamaz oluyor.
Türk bankacılığı çok önemli dönemden geçti 2000'li yılların başında 1994'ün başında yaşadığımız krizler bunların hepsi gerek bankacılara gerek regülatörlere çok şey öğretti. Bir musibet bin nasihatten iyidir lafıyla bir kriz yaşayınca birçok şey öğreniyoruz. Regülatörümüz bankaları çok sıkı bir şekilde denetliyor. Bankalarımız çok kuvvetli çok iyi gidiyor. Aslında regülasyonun disiplini ve sağlamış olduğu ciddi bir güç var."